16. Hukuk Dairesi 2015/21381 E. , 2018/1301 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden ... vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen ... vd. vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Davacının dayandığı 20.10.1986 tarihli senedin mahallinde yöntemine uygun biçimde uygulanması, anılan senedin nizasız 104 ada 30 nolu parsel ile nizalı aynı ada 31 nolu parseli kapsayıp kapsamadığının tereddüte yer vermeyecek ve denetime olanak sağlayacak biçimde belirlenmeye çalışılması, beyanlar arasında aykırılık çıktığı takdirde çelişkinin giderilmesi, bu belirlemelerin tapu fen memuru yetki ve yeteneğini haiz uzman bilirkişiye düzenlettirilecek ölçekli kroki ve rapora yansıttırılması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 104 ada 31 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (31/a) harfi ile gösterilen 1.326,90 metrekare yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ile davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Davalı yanın temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece davacı yanın dayandığı senedin, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (31/a) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı ..., 20.10.1986 tarihli senetle satın aldığı taşınmazın 5 dönüm olduğu ve senedin kendisine ait (yargılama sırasında kayden...."a devredilmişir) dava dışı 104 ada 30 parsel sayılı taşınmazla beraber çekişmeli taşınmazı kapsadığı iddiası ile dava açmış olup; çekişmeli taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığı, menkul mal hükümlerine tabi olduğu, bu nedenlerle yanlar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği kuşkusuzdur. Bu kapsamda senette yazılı miktar ne olursa olsun, davacı yanın mülkiyeti kazanması için, çekişmeli taşınmazın davaya konu bölümünün, dayandığı senedin kapsamında kaldığı yanında, zilyetliğin de kendisine geçtiğini kanıtlaması gerekir. Davacı yanın dayandığı 20.10.1986 tarihli senedin güney yönü davalılar murisini okumakta olup çekişmeli taşınmaz bölümünün senet kapsamında kaldığının kabulü halinde senet kapsamının güneyi ormana komşu olmaktadır. Bu nedenle davacının dayandığı senedin çekişmeli taşınmaz bölümünü kapsadığını kabule olanak bulunmamaktadır. Kaldı ki, bir an için senedin bu bölümü kapsadığı kabul edilse bile, dayanak senet içeriğinde açıkça zilyetliğin davacı yana teslim edilmediği belirtilmiş olup, bozma ilamı öncesi alınan zirai bilirkişi raporunda da davaya konu bölüm içinde çok sayıda sabit kaya kütlelerinin olduğu, zeminin kayalık görünümünde bulunduğu, bir kaç aşılı ve aşısız zeytin ağacının varolduğu ve dava dışı 30 parsel ile davaya konu (A) harfi ile gösterilen bölüm arasında örme tel ile sınır çekilmiş olduğu belirtilmiş; öte yandan yine bozma öncesi yapılan keşif neticesi alınan fen bilirkişi raporunda davacı yana ait dava dışı 104 ada 30 parsel ile çekişmeli 31 parsel arasında duvar bulunduğu gösterilmiş ve alınan beyanlarda bu (tel) duvarın davacı tarafça çekildiği ifade edilmiştir. Bu kapsamda davacı yanın çekişmeli taşınmaz bölümüne senet tarihinden sonra zilyet olduğu kabul edilemeyeceği gibi esasen davacının buraya belli bir şekilde zilyet olduğuna yönelik bir iddiası da bulunmamaktadır. Her ne kadar davanın reddine ilişkin ilk hüküm Yargıtay 8. Hukuk Dairesi"nin 28.05.2013 tarih, 2012/11641 Esas, 2013/8056 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş ise de; anılan bozma ilamı senedin kapsamının tayinine ilişkin olup, zilyetliğin davacı yana geçip geçmediği yönüyle davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturacak nitelikte değildir. Hal böyle olunca bizatihi dayanılan senedin içeriği, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, fen ve zirai bilirkişi raporlarına göre çekişmeli taşınmazın davacı yanın dayandığı senedin kapsamında kaldığı her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilemediği gibi, senet kapsamında kaldığı kabul edilse dahi davacı yanın zilyetliği devraldığı ve tespit tarihine kadar bu bölüm üzerinde çekişmesiz ve aralıksız kazanıma yeter sürede zilyet olduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 27.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.