12. Ceza Dairesi 2018/1843 E. , 2020/5666 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Uygulama :TCK’nın 85/1, 62, 50/4, 52/2-4.maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Katılanın yüzüne karşı 10.06.2015 tarihinde verilen kararda, yasa yoluna ilişkin bildirimde, temyiz süresinin katılan yönünden tefhim ve katılan vekili yönünden tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş ise de, katılan vekilinin 18.06.2015 tarihli temyiz dilekçesinde, bu ifadenin kendisini temyiz süresinin başlangıcı konusunda yanılgıya düşürdüğüne ilişkin bir iddiası bulunmadığı gibi, temyiz süresinden sonra dilekçenin verilmesine ilişkin de herhangi bir açıklama yoktur. Kaldı ki, mesleği, kamu hizmeti niteliğindeki avukatlık olan ve bu bağlamda yeterli düzeyde hukuki bilgiye sahip olan katılan vekilinin, temyiz süresinin, kararın yüze karşı verildiği hallerde tefhimden itibaren işlemeye başlayacağını bilmemesi düşünülemeyeceğinden, yasa yolu bildirimindeki bu yanlışlık, katılan vekili açısından bir yanılgı ve hakkın kullanılması yönünde bir engel oluşturmayacaktır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.02.2011 gün, 244-14 sayılı kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, katılan vekilinin, katılanın yüzüne karşı 10.06.2015 tarihinde verilen hükmü, CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 18.06.2015 tarihinde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında; 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi gereğince temyiz isteminin isteme aykırı olarak REDDİNE;
2-Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafii ve katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise;
Olay günü, 17:30 sıralarında, meskun mahalde, 4,40 metre genişliğinde, iki yönlü, şerit çizgisi bulunmayan, kuru, düz, asfalt kaplama yolda sürücü belgesiz olan sanık sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklet ile sol şerit üzerinde ... köyü ... istikametine seyrine devam ettiği esnada olay mahalline geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile seyir istikametine göre sol tarafta yol kenarında bulunan yaya ..."ye çarpması ile yayanın 12 metre ileri fırlaması sonucu sanığın asli kusurlu olarak ...‘nin ölümüne neden olduğu olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafisinin ise cezanın çok olduğuna, erteleme hükümlerinin uygulanmadığına, katılan vekilinin cezanın az olduğuna, para cezasına çevrilmesinin yerinde olmadığına ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında hükmedilen uzun süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken uygulanan Kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK"nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 3. fıkrasının hükümden çıkarılarak yerine “sanığın kişilik ve sosyal özellikleri nazara alınarak, sanığa verilen hapis cezasının TCK"nın 50/4. maddesi delaletiyle 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesine, sanığa verilen adli para cezasının TCK"nın 52/3. maddesi gereğince 910 tam gün karşılığı adli para cezası olarak belirlenmesine, TCK"nın 52/2. maddesi gereğince sanığın ekonomik ve şahsi halleri göz önünde bulundurularak bir gün karşılığı adli para cezasının takdiren 20 TL olarak hesabıyla 18.200 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.