11. Hukuk Dairesi 2017/190 E. , 2018/5828 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10.11.2016 tarih ve 2016/690-2016/744 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirkette müdür yardımcısı olarak görevli ... isimli kişinin birçok kişiyi mevcut paralarını değerlendirmek amacıyla kandırdığını ve aldığı paralar karşılığında müvekkiline ve diğer şahıslara logolu ve imzalı hazine bonoları verdiğini, ancak bu belgelerin sahte olduklarının anlaşılması üzerine müvekkili ve diğer şahıslarca ... ve çalıştıran sıfatıyla ... Menkul Değerler A.Ş.’ye karşı ... . Asliye Ticaret Mahkemesi"nde 2008/692 Esas sayılı dosya ile dava açtıklarını, davalı şirketin olayda % 75 kusuru olduğuna hükmedilerek tazminata mahkûm edildiğini, alacağın faiz ve masrafları ile birlikte 29.04.2010 tarihinde tahsil edildiğini, BK 105"inci madde koşulları oluştuğundan munzam zarar alacaklarının hüküm altına alınması için işbu davanın açılma gereğinin doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 60.000 TL munzam zarar alacağının dava tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 18.11.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 230.732,99 TL munzam zararın faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının 60.000 TL munzam zararı hangi oranları dikkate alarak belirlediğinin açıklanmadığını, davanın 10 yıllık zamanaşımına uğradığını, davanın açıldığı tarihten geriye doğru 10 yıllık süre dışında kalan bölümün talep edilmesinin mümkün olmadığını, munzam zararın varlığı ve miktarının somut vakıalarla ispatının gerektiğini, paranın geç tahsil edilmesinde müvekkilinin bir kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak tüm dosya kapsamına göre; davacının davanın açıldığı tarihten geriye doğru 10 yıllık zaman dilimi için munzam zarar isteyebileceği, geriye kalan kısmın zamanaşımına uğrayacağı, davacının munzam zararının bilirkişi raporları ile 26.804,69 TL olarak tespit edildiği, tazminattan 818 sayılı BK’nın 43. maddesi gereğince %20 oranında indirim yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 21.443,76 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 512,82 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 01.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.