21. Hukuk Dairesi 2016/5613 E. , 2017/9034 K.
"İçtihat Metni"...
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyerinde 01.10.2000-30/06/2009 tarihleri arasında en son 1000 TL ücret ile çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile yazıldığı şekilde davacının davalı nezdinde 01.09.2004-30.06.2009 tarihleri arasında asgari ücret düzeyinde çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de varılan bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda gerçek ve fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, Mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işyerince davacı adına Kurum"a hizmet bildiriminde bulunulmadığı, davacının tespitini istediği hizmet süreleri yönünden ile davacı adına dava dışı başkaca işyerince yapılmış herhangi bir çakışan hizmet bildiriminin bulunmadığı, davacının 01.12.2007-15.05.2007 tarihleri arasında ... sigortalılığının bulunduğu, davalı işyerinin 01/09/2004-31.10.2009 tarihleri arasında “hazır mutfak eşyaları satışı” faaliyetinden dolayı Kanun kapsamında olduğu, 2004/09-2009/10.aylarına ait davalı işyeri dönem bordrolarının getirtildiği, 30/06/2009 tarihinde davacının geçirdiği kaza olayının iş kazası olduğunun tespitine ve iş kazasından dolayı tazminat istemine yönelik açılmış olan davaların görülmekte olduğu, yapılan zabıta araştırma neticesi komşu işyeri çalışanlarının tutanağa bağlanmak suretiyle Mahkemeye bildirildiği, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda kamu tanığı haline getirilen davacı tanıkları ile davalı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davanın uzun süreli sigortalı hizmetin tespiti istemine yönelik olduğu anlaşılmakla gerçek ve fiili çalışma olgusunun her türlü şüpheden uzak bir biçimde tespit edilmeksizin duruşmalarda dinlenen yetersiz ve çelişkili tanık beyanları ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının davalı işyerinde kendi nam ve hesabına bağımsız çalışıp çalışmadığını belirlemeye yönelik işyerinde yapmış olduğu mobilya imalatı ve montaj faaliyetiyle ilgili olarak vergi kaydının bulunup bulunmadığını araştırmak, davalı işyerinin Kanun kapsamında olduğu ihtilaflı dönemin tamamında çalışmayı bilebilecek durumda olan dönem bordrolarında yer alan kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi, beyanları ile yetinilmemesi halinde davacının davalı işyeri nezdinde çalışmasını bilebilecek durumda ..., zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerlerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri sahipleri ve çalışanları araştırılıp tespit edilerek yöntemince beyanlarını almak, davacının işe giriş ve çıkış sürelerini net belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum ve davalı işyeri vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan ... ve ... iadesine, 09/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...