21. Hukuk Dairesi 2016/4705 E. , 2017/9029 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, davalı işverene ait işyerinde 28/09/1995-24/02/2015 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve ihbar olunan Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, temyiz edenin sıfatına ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı Kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının 28/09/1995 tarihinden dava tarihine kadar davalı işveren nezdinde geçen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Öte yandan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi , dört aylık sigorta primleri bordrosu sigortalı hesap fişi vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerince düzenlenmiş herhangi bir işe giriş bildirgesinin bulunmadığı, davacı adına davalı işyerince Kurum"a bildirilmiş herhangi bir hizmetin bulunmadığı, 14.03.2010 - 12.07.2011 tarihleri arasında dava dışı işyerlerince davacı adına kesintili olarak hizmet bildiriminde bulunduğu 28.09.1995 tarihinde davacının göreve başlatılma yazısının, 08/05/2007,02/04/2008 ve 08/01/2010 tarihli kararlar ile davacının 2007,2008 ve 2009 yılında Köy Bekçisi olarak çalışmasına karşılık 12 aylık koruculuk maaşının ödenmesinin öngörüldüğü, 28/09/1995 tarihli, davacı adına düzenlenmiş ulunduğu, yapılan zabıta araştırması neticesi davacının Köy Muhtarı ... döneminden itibaren Bekçi olarak görevlendirildiği, en son 30.03.2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerden itibaren çalışmadığı hususunun tutanağa bağlanmak suretiyle Mahkeme"ye bildirildiği, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda kamu tanıkları ile davacı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında, çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Nitekim, davacıya ait kimi çalışmaların resmi kayıtlara intikal ettirildiği de tartışmasızdır. Mahkemece yapılacak inceleme ve araştırma neticesi davanın açıldığı tarih olan 24.02.2015 tarihi itibariyle davacının davalı işyerinde 2010 yılı içerisinde resmî kayıtlarla kısmen dahi çalıştığının tespit edilmesi halinde davacının önceki çalışmalarının da hak düşürücü süreye uğramayacağı muhakkaktır. Davacının çalıştığına dair 2007 yılından itibaren resmî yazılı belgeler bulunduğundan Mahkemece yapılacak inceleme ve araştırma neticesi gerçek ve fiili çalışma olgusunun her türlü şüpheden uzak bir biçimde netleştirilmesi gerekmektedir.
.../...
Mahkemece yapılacak iş; davacının çalışmalarının geçtiği kamu işyerinde uyuşmazlık konusu dönemde ve özellikle hak düşürücü süre yönünden hizmet tespiti davasının sonucunu belirleyici olan 2010 yılı içerisinde köy karar defteri dışında çalışmalarını gösterir resmî kayıtların bulup bulunmadığını araştırmaya yönelik olarak, davacı adına “silah teslim alma ve etme tutanağı” düzenlenip düzenlenmediği araştırmak, İarına geçmiş ve Köy Bekçisi olarak davacının isim kaydının yer aldığı her hangi bir kayıt ve belgenin bulunup bulunmadığını saptamak ve gerektiğinde araştırmayı genişleterek sonucuna göre 2010 yılı içerisinde ve dava dışı işyerince Kurum"a hizmet bildirimin yapıldığı tarihten önce davacının kısmen dahi çalışma kaydına rastlanması halinde davacının bu yıl öncesi Köy Bekçisi olarak geçen hizmeti köy karar defteri, zabıta araştırması ve tanık beyanlarından anlaşıldığından bu yöne ilişkin istemin kabulüne dair bir karar vermek, aksi halde hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair bir karar vermekten ibrettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,
09/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.