3. Hukuk Dairesi 2016/13784 E. , 2018/3681 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesi ile; 01/11/2014 tarihli mehir senedinde 200 gram altın ve eşyaların taahhüt edildiğini, ancak kendisine takılmış olan ziynet eşyalarından 100 gram altının davalılar tarafından zorla alındığını, taahhüt edilen 100 gram altının ise hiç alınmadığını, mehir senedinde yazılan diğer eşyaların ise davalıların uhdesinde kaldığını belirterek mehir senedindeki eşyaların aynen teslimi, aynen teslimi mümkün olmadığı taktide tespit edilecek rayiç bedelinin yasal faizi ile iadesini talep etmiştir.
Davalılar, mehir senedinde yazılı altınların tamamının alınıp davacıya teslim edildiğini ve bu altınları davacının yanında götürdüğünü, altınlar dışındaki davaya konu diğer eşyaların ise aynen mevcut olduğunu ve teslime hazır olduklarını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı ... ve ... yönünden davanın reddine, teslim edilen eşyalar hususunda karar verilmesine yer olmadığına, 50 gram altın( 4.750,00 TL), 150 gram altın( 14.250,00 TL), bir adet salon takımı (2.250,00 TL), bir adet yatak odası takımı (2.400,00 TL)"nın aynen, olmadığı taktirde bedelleri olan toplam 23.650,00 TL"nin 10.000,00 TL"sinin dava tarihinden kalan miktarın ise ıslah tarihi olan 09/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi talebine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.
Hayat deneylerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda; davacının mehir senedinde taahhüt edilen 200 gram altının 100 gramının kendisine takıldığını ancak davalılar tarafından elinden zorla alındığını, diğer 100 gramının ise takılmadığını iddia ettiği, davalıların ise 200 gram altının teslim edildiğini, davacının yanında götürdüğünü belirttikleri anlaşılmıştır.
Eldeki davada, mehir senedi ile davacıya 200 gram altının taahhüt edildiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacının kendisine teslim edilen 100 gram altının iadesi noktasında toplanmaktadır.
Davacı kadının iddiası, altınların elinden zorla alındığıdır. Bu durumda, davacı kadının ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispatlaması gerekir.
Mahkemece ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek davacı ve davalı tanıklarının tüm beyanları değerlendirilip sonuca göre karar verilmesi gerekirken davalı tanıklarının eksik beyanları esas alınarak 100 gram altın yönünden davacıya iadesine karar verilmesi doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.