10. Hukuk Dairesi 2017/2768 E. , 2019/6077 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I- İSTEM
Davacı, 22.02.2013 günlü iş kazası sonucu %47,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalıya yapılan ödemeler nedeniyle meydana gelen kurum zararının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
II- CEVAP
Davalılar kendilerine atfedilecek bir kusurlarının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuşlardır.
III- MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulü ile ;
1-Gelire ilişkin 59.998,19TL rücu tazminatının davalı ..."nın sorumluluğu 31.999,04 TL ile sınırlı olmak üzere gelir bağlama onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı kuruma ödenmesine.
2-Geçici iş göremezlik ödemesine ilişkin 3.986,79TL rücu tazminatının sarf ve tediye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı kuruma ödenmesine.
3- Tedavi giderine ilişkin 2.397,34TL rücu tazminatının sarf ve tediye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı Kuruma ödenmesine karar vermiştir.
Davacı Kurum süresinde verilen istinaf yolu dilekçesiyle; sigortalının kusurunun olmadığını ileri sürmüştür.
B-BAM KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı taraf vekili, aynı istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davacı kurum; 22.02.2013 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalıya yapılan ödemelerin tahsilini istemiş, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, hükme esas alınan kusur raporuna göre, davalı işveren ... Plastik San. ve Tic. Ltd. Şti."nin % 70 , kazalı sigortalının % 20 ve davalı makine operatörü ..."nın %10 oranında kusurlu oldukları kabul edilmek suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmış ise de, ceza dosyasında kusurlu bulunarak mahkum olan işyeri ortağı Orhan Köksal yönünden kusur incelemesi yapılmadığı anlaşılmıştır.
Ceza dosyasının kesinleştiği anlaşılmakla, ceza davasında kusurlu bulunarak mahkum olan Orhan Köksal "a, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde az da olsa bir miktar kusur verilmesi gereği gözetilerek, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan yeniden kusur raporu alınarak, ceza davasında mahkum Orhan Ayata yönünden sorumluluğunun 5510 sayılı Yasanın 21/4 maddesi kapsamında olup olmadığı irdelenerek sonuca gidilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen fiili ve hukuki durumlar dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.