20. Hukuk Dairesi 2018/3774 E. , 2018/7040 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 164 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar sırasıyla 7175,11 m² ve 38945,25 m² yüzölçümüyle ham toprak niteliği ile mülkiyet iddiasında bulunulmaması, taşınmazların ekonomik yarar sağlamaya elverişli yerlerden oldukları ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden oldukları belirtilerek Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ... Kadastro Mahkemesine verdiği 27/09/2011 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu taşınmazın olduğu yerde zilyetliğinde bulunan 35000 m2 yüzölçümünde taşınmazın 19660 m²’sinin 3 parsel sayısı ile adına tespit edildiğini, diğer kısmın 4 ve 5 parsel numarası verilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edildiğini, taşınmazların kadim tarım arazisi olduğunu ve lehine kazandırıcı zamanaşımı koşullarının oluştuğunu ileri sürerek tespitin iptali ile adına tescillerini istemiştir. Çermik Kadastro Mahkemesinin kapatılması üzerine dosya... Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile 4 sayılı parselin tamamının; 5 sayılı parselin 07/11/2014 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 11060,47 m²"lik kısmının tarım arazisi vasfıyla davacı adına kayıt ve tesciline, kalan kısmın aynı vasıf ile aynı ada ve parsel numarası ile tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca yapılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki, orman bilirkişi en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritalarını yöntemince uygulamamış, 25/09/2014 tarihli keşif sonucu ziraat bilirkişinin 20.11.2014 tarihli raporunda 4 sayılı parsel için taşınmazın küçük bir kısmının sürülü olduğu, keşif tarihi itibariyle herhangi bir tarımsal faaliyet amacıyla kullanılmadığı belirtildiğinden bu parselin zilyetliğe konu olup olmadığı zilyetlik varsa tamamında bulunup bulunmadığı hususunda tereddüt oluşmuştur. Keza, aynı raporda 5 sayılı parselin keşif tarihi itibariyle tarımsal faaliyet amacıyla kullanılmadığı belirtilmiş, yaşları 20’nin altında muhtelif meyve ağaçları olduğu bildirmiştir. Ayrıca, dosyada bulunan taşınmaz fotoğraflarından bir kısmının üzerinde kullanım bulunmadığı görülmektedir. Bu haliyle, taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmemiş, keza taşınmazların zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden olup olmadıkları, taşınmazlar zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden ise ne kadarlık kısmında ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunduğu hususlarında tereddüt oluşmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, gerçek kişinin zilyetlik iddiasına dayalı kadastro tespitine itirazına ilişkindir. Bu nedenle, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmayan, orman sayılmayan, zilyedlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu ve zilyetlikle kazanma koşullarının süre, kullanım ve sair yönlerden oluştuğu yöntemince kanıtlanmalıdır.
Bu nedenle, mahkemece yöreye ait ve nizalı taşınmazı gösteren en eski tarihli hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve amenajman planları bulundukları ile kadastro tarihinden 15-20 yıl öncesine (1990-1995’li yıllara) ait hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve komşu Kırmatepe köyü kadastro paftası ve 5 sayılı parselin komşu Kırmatepe köyünde bulunan komşu taşınmazları tespit edilip bu parsellerin kadastro tutanakları ve varsa dayanakları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra daha önceki keşiflerde görev yapmamış ve halen bakanlık ve bağlı kuruluşlarında görev yapmayan bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi bilirkişi ile bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi bilirkişi ile yerinde yapılacak keşifte,
Getirtilen hava fotoğrafları ve memleket haritaları (memleket haritası hava fotoğrafından üretilmiş olmalı), amenajman planları, inceleme ve uygulamada kullanıldığı belirtilen 1984 tarihli hava fotoğrafları, memleket haritası ve kadastro paftası zemine uygulanarak, hava fotoğrafları, memleket haritaları, amenajman planları ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, kadastro paftası ölçeği de bu taşınmazların ölçeğine çevrilip, denkleştirilip birbiriyle çakıştırıldıktan sonra, taşınmazın ve yakın çevresinin bu belgelerde ne olarak gözüktüğü, hangi işaretle gösterildiği, memleket haritalarının hava fotoğraflarıyla uyumlu olup olmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmeli, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ayrı ayrı çok boyutlu incelenmeli, bu belgelerde, taşınmazın niteliği, üzerindeki bitki örtüsü, üzerinde varsa ağaçların cinsi, adedi, kapalılık durumu tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, öncesinin orman olup olmadığı, ormandan kazanılmış olup olmadığı tespit edilmelidir; taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde zilyetlik şartları araştırılmalıdır. Bu bapta 20 yıl önceki hava fotoğraflarında taşınmaz üzerinde kullanım olup olmadığı, kullanım varsa niteliği ve tasarruf sınırlarının bulunmadığı araştırılmalı; tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, zilyetlik var ise çekişmeli taşınmazların ne kadarlık kısmının zilyetlikle kazanmaya elverişli olduğu belirlenerek toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 05/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.