Hukuk Genel Kurulu 2013/503 E. , 2014/412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 18. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/09/2012
NUMARASI : 2012/639-2012/611
Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 18. İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 29.12.2010 gün 2008/538 E., 2010/965 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ile davalılardan E.. M.. vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 18.06.2012 gün ve 2011/4219 E., 2012/11584 K. sayılı ilamı ile;
(...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davacının tüm, davalının E.. M..nün ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 6.5.2006 tarihinde geçirdiği iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece,maddi tazminat davasının kabulüne manevi tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve kayıtlardan;meydana gelen zararlandırıcı olayın SGK Başkanlığınca iş kazası olarak kabul edildi,uğranılan iş kazası neticesinde sigortalının %7,2 oranında sürekli işgöremezliğe uğradığı,kazanın oluşumunda %75 oranında davalıların %25 oranında ise davacı sigortalının kusurunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları,tarafların sosyal ve ekonomik durumları,paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu,olayın ağırlığı,davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
Buna göre olay tarihi ile tarafların kusur durumu dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı çok fazladır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan E.. M..ne bağlı işyerinde çalışmakta iken 06/05/2006 tarihinde uğradığı iş kazası sonucunda sürekli iş göremez duruma düşerek genç yaşta sakat kaldığını ileri sürerek 5.000.00 TL.maddi tazminatın olay günü olan 06/05/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen, 180.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılardan E.. M..’nden olay günü olan 06.05.2006 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek tahsiline karar verilmesini istemiştir
Davalı E.. M.. vekili cevap dilekçesinde özetle:davacının diğer davalı şirketler ortaklığına bağlı olarak Emet Bor İşletme müdürlüğünde hizmet sözleşmesi gereği taşeron işçi olarak çalıştığını, dava konusu olayın olduğu 06/05/2006 tarihinde davacının çalıştığı kısımda bulunan cevher taşımasını sağlayan bant konveyörün gerdirme aksamının gevşek olduğunu gördüğünü, bu aksaklığın kaynak ustalarınca giderilmesi gerektiği halde davacının müdahale ettiğini ve yaralandığını, olayın tamamen davacının kendi kusuru ve dikkatsizliği sonucu meydana geldiğini, kaza ile ilgili yapılan tahkikat neticesinde de Emet Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/281 Hazırlık Nolu kararı ile Kovuşturmaya yer olmadığına kararının verildiğini, kaza konusu olayda müvekkillerinin herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, sorumluluğun diğer davalı yüklenici firmalarda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ....San. Tic. Ltd. Şti. cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın Emet İş Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle yetkisizlik itirazında bulunduklarını, işyerinde kazalara karşı işçiler için her türlü tedbirin alındığını, olayın tamamen davacının kendi kusurlu davranışı nedeniyle meydana geldiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı..... Ltd. Şti. ise cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın Emet İş Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle yetkisizlik itirazında bulunduklarını, firmalarının tüm işçilere iş malzemelerinin nasıl kullanılacağının gösterildiğini, olayın oluşunda kusurun davacının kendisinde olduğunu, davaya konu iş kazası olan bandı durdurup işini görmesi gerekirken bant çalışırken iş yaptığı için olayın meydana geldiğini, bu nedenle kusurun davacıda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 15.197,53TL.maddi, 40.000.00TL.manevi olmak üzere toplam 55.197,53TL tazminat alacağının olay tarihi olan 06.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (Davalı ....Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ile ..... Oto. İşlt. İnş. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti."nin taleple bağlı kalınarak sadece 5.000.00TL."lik maddi tazminatla ilgili olmak kaydıyla) davalı taraftan dayanışmalı olarak (müştereken ve müteselsilen) tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, manevi tazminat alacağı ile ilgili fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine, dair verilen karar, davacı ile davalılardan E.. M.. vekillerinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş; Mahkemece, önceki kararda takdir edilen manevi tazminat miktarı yönünden direnilmiştir.
Direnme hükmünü, davalılar E.. M.. vekili ile .... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. vekilleri temyize getirmiştir.
1- Davalı .....Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin, temyiz itirazları yönünden;
Hukuk Genel Kurulu’nun görevi, direnme kararlarının temyizen incelenmesidir. bozma ilamına konu ilk kararın davalı ....Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti ye usulüne uygun tebliğ edilmemiştir. Bu nedenle davalı .... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti vekilinin temyiz talebinin, bozma ilamı öncesi verilen ilk kararın temyizi niteliğinde olmakla, temyiz itirazını inceleme görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, davalı .... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
2- Davalı E.. M.. vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının somut olayın gerçekleşme biçimine, hak ve nesafet kurallarına göre uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.
Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yine BK 47 (TBK 56). maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat, beden gücü kaybı nedeniyle bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2033/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları).
Somut olayın incelenmesinde, 06.05.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacının iş göremezlik derecesinin % 7,2 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacının % 25 oranında, davalıların ise % 75 oranında kusurlu olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle iş kazası sonucunda davacının iş göremezlik derecesi, olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok fazla olduğunun anlaşılmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : I-Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle; davalı......Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 21. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
II-Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle, davalı E.. M.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun"un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3.fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.