12. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/10313 Karar No: 2017/1945 Karar Tarihi: 14.02.2017
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/10313 Esas 2017/1945 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2016/10313 E. , 2017/1945 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından dört adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçluların icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takip dışı senet lehtarı ...Tic. Ltd. Şti. ile alacaklı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde kefil olduklarını ve takibe dayanak senetlerin ise bu sözleşme nedeniyle alacaklı bankaya teminat olarak verildiğini ileri sürerek takibin iptali isteğinde bulundukları, mahkemece, istemin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Takip dayanağı bonolarda borçluların keşideci olduğu, bonoların üçüncü kişi lehtar ...Tic. Ltd. Şti. emrine düzenlendiği, alacaklı bankanın ise bonoları lehtar cirosu ile devralan yetkili son hamil olduğu görülmektedir. Hamilin icra takibi yapabilmesi için haklı hamil olması gerekmeyip yetkili hamil olması yeterlidir. TTK" nun 825. maddesi “(1) Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir. (2) Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, takibe konu bonoların, üçüncü kişi lehtar ...Tic. Ltd. Şti."nin kullandığı kredilerin teminatı olarak alacaklı bankaya verildiği iddiası, şahsi def’i niteliğinde olup, alacaklı bankanın, iyiniyetli hamil olmadığı yönünde bir iddiada da bulunulmadığından bu def’i alacaklı bankaya karşı ileri sürülemez. O halde mahkemece, bu yönde yapılan şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.