Esas No: 2013/2038
Karar No: 2014/410
Karar Tarihi: 28.03.2014
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2038 Esas 2014/410 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/01/2013
NUMARASI : 2012/615-2013/81
Taraflar arasındaki “tespit-alacak” ile birleşen “İtirazın iptali” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6. İş Mahkemesi"nce asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine dair verilen 06.05.2010 gün ve 2007/511 E. 2010/320 K. sayılı kararın incelenmesi davalı/birleşen davanın davacısı SGK vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi"nin 08.03.2012 gün ve 2010/7558 E., 2012/3271 K. sayılı ilamı ile;
“…Dava, davacının babasından dolayı aldığı ölüm aylığının kesilmesine ve yersiz ödenen aylıklar nedeniyle 22.111,42 TL"nin tahsiline ilişkin Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti ve 02.03.2007 tarihinden itibaren birikmiş aylıklarının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Birleşen dava ile, davacı Kurum sigortalı hakkında Şişli 4.İcra Müdürlüğünün 2007/7861 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan 37.763,00 TL tutarındaki takibe yapılan itirazın iptali ile %40"tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleşen dava yönünden ise davanın ve icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 68.maddesine göre, davacıya babasından dolayı aylık bağlanabilmesi Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmaması ve gelir veya aylık almaması şartına bağlanmıştır. Hal böyle olunca, davacının aylığının kesilmesine yönelik Kurum işlemi yerinde olduğundan asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden ise 5510 sayılı Yasa"nın 96.maddesi gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl dava, tespit-alacak, birleşen dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı/birleşen davanın davalısı vekili, müvekkilinin davalı Kurum"un isteğe bağlı sigortalısı olduğunu, fiili çalışmasının bulunmadığını, babasının vefatıyla birlikte kendisine yetim aylığı bağlandığını, bağlanan yetim aylığının davalı Kurum tarafından kesildiğini ve 10 yıl boyunca ödenmiş maaşların faizi ile birlikte geri istendiğini, bu durumun 4958 sayılı Kanun"un 35.maddesi ile değişik 506 sayılı Kanun"un 68.maddesine de aykırı olduğunu belirterek müvekkilinin, Kuruma 22.111,42 TL borçlu olmadığının tespitine, sigorta aylıklarının devamına, 02.03.2007 tarihinden itibaren birikmiş tüm aylıkların davalı idareden tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı/davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı açtığı ve bu dava ile birleşen davada; davalının yetim aylığı alırken yanlış ve eksik beyanda bulunması nedeniyle banka hesabından yersiz olarak çekilen aylık ve sosyal yardım zamlarının tahsili için Şişli 4.İcra Müdürlüğünün 2008/7861 Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın iptaline, %40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel Mahkemece, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 68. ve 91.maddeleri ile emsal Yargıtay kararları dikkate alındığında ; davacının aylığının kesilmesine yönelik kurum işleminin, davacının kuruma bağlı zorunlu sigorta kolundan kendi çalışmalarından dolayı aylığa müstehak olmayıp, ancak yatırmış olduğu isteğe bağlı sigorta kolundan ödemeleri ile yaşlılık aylığına hak kazanmış olması sebebiyle ölen babasından bağlanan yetim aylığının kesilmesinin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine dair verilen karar, davalı/davacı SGK vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Mahkemece, önceki gerekçe genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı/davacı SGK vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 506 sayılı Kanun kapsamında zorunu ve isteğe bağlı sigortalılık süreleri dikkate alınarak yaşlılık aylığı bağlanan davacının, 506 sayılı Kanunun 68 ve Geçici 91. maddeleri uyarınca babasından aldığı ölüm aylığının kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle yasal mevzuat ve değişiminin incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun “Eş ve çocuklara aylık bağlanması” başlıklı 68. maddesinin 29.07.2003 tarihinden önceki şeklinde:
“(Değişik: 21/6/1973-1753/2 md.) Ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kimselerine aşağıdaki hükümlere göre aylık bağlanır.
I–Ölen sigortalının 67 nci Madde gereğince tespit edilecek aylığının;
A)(Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Dul eşine % 50"si, aylık alan çocuğu bulunmayan dul eşine %75"i,
B)(Mülga: 20/3/1985-3168/6 md.)
C) Çocuklardan:
a)18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malûl bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan erkek çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine %25"i,
b)(a) fıkrasında belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayan yahut sigortalı babanın ölümü tarihinde evlilik bağlantısı bulunmakla beraber anaları sonradan evlenenlerin her birine % 50"si,
Oranında aylık bağlanır.
Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, aylığa hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparlarsa (a) fıkrasındaki haklardan yararlanırlar…
II–Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocukları ile, sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır.
III–Hak sahibi eş ve çocuklara bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahibi kimselerin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.
IV–Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Çalışamayacak durumda malûl olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malûl olanlara, Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartiyle malullük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci Madde hükmü saklıdır.
V-(Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Sigortalının dul eşi evlenirse aylığı kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan evlenme son bulunca aylık yeniden bağlanır. Sonraki eşinden de aylık almaya hak kazanan dul eşe bu aylıklardan fazla olanı ödenir.
VI–Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartiyle, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.”
Hükmüne yer verilmiştir.
Maddenin düzenlemesine göre, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanmakta, bu koşullarla bağlanan aylıklar ancak sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi çalışmaya başlamaları veya evlenmeleri halinde kesilmektedir.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 68. maddesinin 29.07.2003 tarihli ve 4958 sayılı Kanunun 35. maddesi ile aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“(Değişik: 21/6/1973-1753/2 md.) Ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kimselerine aşağıdaki hükümlere göre aylık bağlanır.
I–Ölen sigortalının 67 nci Madde gereğince tespit edilecek aylığının;
(A) (Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Dul eşine % 50"si, aylık alan çocuğu bulunmayan dul eşine %75"i,
B) (Mülga: 20/3/1985-3168/6 md.)
C) Çocuklardan:
a)a) 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malûl bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan (...) çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine % 25"i,
b)(a) fıkrasında belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayan yahut sigortalı babanın ölümü tarihinde evlilik bağlantısı bulunmakla beraber anaları sonradan evlenenlerin her birine % 50"si,
Oranında aylık bağlanır.
Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, aylığa hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparlarsa (a) fıkrasındaki haklardan yararlanırlar.
II–Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocukları ile, sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır.
III–Hak sahibi eş ve çocuklara bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahibi kimselerin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.
IV–Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Çalışamayacak durumda malûl olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malûl olanlara, Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartiyle malullük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci Madde hükmü saklıdır.
V-(Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Sigortalının dul eşi evlenirse aylığı kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan evlenme son bulunca aylık yeniden bağlanır. Sonraki eşinden de aylık almaya hak kazanan dul eşe bu aylıklardan fazla olanı ödenir.
VI–Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya buralardan gelir veya aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartiyle, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.”
Şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, yapılan düzenleme ile (VI) numaralı bentte yer alan kız çocuklarına bağlanan aylık kesme nedenleri, öncesinde sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi çalışmaya başlamaları veya evlenmeleri hali olarak sınırlandırılmış iken, bu kesme nedenleri arasına “buralardan gelir veya aylık almaya” ibaresi de eklenmek suretiyle genişletilmiştir.
Bu aşamada, aylık kesme nedenlerinin genişletilmesinden kaynaklanan sıkıntıların giderilebilmesi amacıyla kanun koyucu tarafından 09.07.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5386 sayılı “Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 506 sayılı Kanuna Geçici 91. madde eklenmiştir.
506 sayılı Kanun"un Geçici 91. maddesi:
“6.8.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz.
Bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıkları, kesme veya durdurma tarihi itibariyle talep şartı aranmaksızın yeniden başlatılır. Gelir ve aylığın kesilmesi nedeniyle diğer hak sahiplerine önceki hisselerinden fazla ödenen tutarlar, gelir ve aylığı tekrar başlatılacak hak sahibine yapılacak ödemeden mahsup edilir. Gelir veya aylığı kesilenlerden tahsil edilmiş olan tutarlar aynen iade edilir.
6.8.2003 tarihinden önce ölen sigortalıdan dolayı hak sahibi ana ve babaya; Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları nedeniyle gelir ve aylıkları kesilenlere, gelir ve aylığın kesildiği tarihe kadar yapılan ödemeler geri alınmaz. Ana ve babalardan Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya buralardan kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almaları nedeniyle Kurumca tahsil edilmiş olan tutarlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde talepleri halinde ilgililere aynen iade edilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce tespit edilen yersiz gelir ve aylık ödemelerinde, aynı dosyadan yersiz ödeme yapılan hak sahibi için çıkarılan borç tutarından, diğer hak sahipleri için varsa hesaplanan alacak tutarı mahsup edilerek tahsil edilir. Diğer hak sahiplerinin itirazı halinde hisseleri hariç tutulur. Tahsil edilmiş olan yersiz gelir ve aylık ödemeleri için de ilgilinin bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içerisinde talepte bulunması halinde aynı usul izlenir. Fazladan tahsil edilen miktarlar, tahsilat tutarları üzerinden ilgililere iade edilir.
1.1.2000 tarihinden önce işten ayrılan ve anılan yıl veya daha sonraki yıllarda tahsis talebinde bulunan sigortalılardan, işten ayrıldıkları yılda 360 günden az malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş oldukları halde ortalama yıllık kazancın tespitinde, bu yılın kazançları nazara alınarak hesaplanmış aylıkların ödenmesine devam olunur ve yapılan yersiz ödemeler geri alınmaz.
Bu Maddenin birinci ve ikinci fıkrası gereğince, aylık veya gelirleri ödenmeye devam olunacak kız çocuklarının aylık veya gelirlerinin ödenmesine devam olunması için sahip olmaları gereken şartları, ilk kez veya yeniden 6.8.2003 tarihinden sonra haiz olan kız çocukları da aynı esas ve usûllerle aylık veya gelir hakkından yararlandırılır.
Bu Maddenin altıncı fıkra hükmü 31.12.2005 tarihine kadar uygulanır.”
Hükmünü içermektedir.
Geçici 91. madde ile getirilen düzenleme ile 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan aylıkların; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmayacağı, diğer bir ifade ile “kendi çalışmaları” dışında diğer sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almaları halinde kesilmeyeceği öngörülmüştür.
22.02.1997 gün ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere bir kanun hükmünün, yasaya konuluş amacına aykırı sonuç doğuracak şekilde yorumlanması hukuk ilkelerine ve yasanın hem sözü ve hem de özü ile uygulanmasını öngören TMK’nun 1. maddesine uygun olmayacağından, bu aşamada madde metninde yer alan “kendi çalışmaları” ifadesinin açıklığa kavuşturulmasına zorunluluk bulunmaktadır.
Geçici 91. maddenin madde gerekçesinde:
“…yapılan düzenlemelerle, kız çocuklarına bağlanan ölüm aylıklarının kesilmesi, bunların evli olmaları, sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları ve kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almaya başlamaları şartına bağlanarak hak sahibi kız çocuklarının bu konudaki mağduriyetlerinin giderilmesi amaçlanmıştır…kız çocuklarının yalnızca kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından (sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanan ülkeler dahil olmak üzere SSK, Bağ-Kur, TC Emekli Sandığı ve 506 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesinde düzenlenen sandıklar) gelir veya aylık alması halinde Kurumdan ölüm aylığı bağlanmaması, kendi çalışmaları dışında hak sahibi olarak bu Kurumlardan gelir veya aylık bağlanması durumunda Kurumca ölüm aylığı bağlanabilmesine imkan sağlanması amaçlanmıştır.
Aynı şekilde anılan maddenin VI ncı fıkrasında yapılan düzenleme ile de bağlama şartlarında olduğu gibi kız çocuklarının yalnızca sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanan ülkeler dahil olmak üzere sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları veya buralardan kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almaları halinde ise ölüm aylığının kesilmemesi amaçlanmıştır” açıklaması yer almaktadır.
Görüldüğü üzere kanun koyucu, amacını madde gerekçesinde açıkça, kız çocuklarının yalnızca sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları veya buralardan kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almaları halinde ölüm aylığının kesilmesi olarak açıklamıştır.
Buna göre “kendi çalışması” ifadesi, kız çocuğunun kendi hizmetleri olup, hak sahibi olarak değil kendi sigortalılığı ile aylık alan kız çocuğa, hak sahibi olarak ikinci aylığın bağlanmasının önüne geçilmektedir.
Bu açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacının 01.06.1974 ile 1984/1 dönem arasında geçen 2696 gün 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu çalışmaları ile 01.01.1985-30.07.1996 tarihleri arasında 4170 gün 506 sayılı Kanun"un 85 maddesi uyarınca isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödediği süreler dikkate alınarak 506 sayılı Kanun’un 60/A-c maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanmış olması nedeni ile kendi çalışmalarından dolayı aylık bağlandığı anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, davacının kendi çalışmaları nedeniyle aylık bağlanmış olması nedeniyle ölüm aylığının kesilmesi gerekmekte ise de, kanunların geçmişe yürümeyeceği ilkesi gözetilerek bağlanan ölüm aylığının 06.08.2003 tarihinden itibaren kesilerek geri istenebileceği, direnme kararının bu nedenle bozulması gerektiği ifade edilmiş ise de, bu görüş, Kurul çoğunluğu tarafından, Özel Daire bozma ilamında bu konunun 5510 sayılı Kanun’un 96 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği gerekçesiyle kabul edilmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davacıya kendi çalışmasından dolayı aylık bağlanması nedeniyle babasından dolayı 506 sayılı Kanun 68. maddesi uyarınca bağlanan ölüm aylığının kesilmesi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı/birleşen davanın davacısı SGK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3. fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı Zübeyde’ye, Kurumdan 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı almakta iken 08.03.1984 tarihinde ölen babası S.. S..’in hak sahibi olarak 17.09.1984 tarihli tahsis talebi nedeniyle 01.05.1984 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmıştır. Yine davacı Zübeyde’ye, 1.6.1974-1984/1. ay arasında 506 sayılı yasa kapsamında zorunlu, 1.1.1985-30.7.1996 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalılığı nedeniyle Kurumdan 29.6.1996 tarihli tahsis talebi nedeniyle 1.10.1996 tarihinden itibaren de yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Kurumca davacıya ölüm aylığı ve yaşlılık aylığının ikisi birlikte 2006 yılına kadar ödenmeye devam edilmiştir. Ancak 2006 yılındaki işlemle ölüm aylığı, hak etmediği, yersiz olarak aldığı gerekçesiyle kesilmiş ve geriye yönelik olarak 21.10.1996-21.11.2006 tarihleri arasında ödenen aylıkların davacıdan tahsili amacıyla icra takibine girişilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen asıl davada Zübeyde, ölüm aylığının yeniden bağlanması, borçlu olmadığının tespiti ve ödenmeyen aylıkların tahsili, birleşen davada Kurum, itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleşen dava yönünden ise davanın ve icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Bu karar, Yüksek 21. Hukuk Dairesi tarafından “Kurum işlemi yerinde olduğundan asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden ise 5510 sayılı Yasa"nın 96.maddesi gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” yönünde bozulmuştur.
Daire bozmasının içeriğine göre, Kurum işlemi yerinde bulunarak davacının borçlu olmadığının istemi yönündeki talep red edilecek, Kurumun açtığı dava ise 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi gözetilerek kabul kararı verilecektir. Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bu yaklaşıma aşağıdaki nedenlerle katılmamaktayım.
Davada ihtilaf, davacıya ölen babası nedeniyle 1984 tarihinde bağlanan ölüm aylığının 6.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa ile değişik 506 sayılı Yasanın 68. maddesi ve 9.7.2005 tarihinde yürürlüğe giren 506 sayılı Yasanın Geçici 91. maddesinde getirilen kesme nedenleri ile aylığın baştan itibaren kesilip kesilemeyeceği hususudur.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 68, Geçici 91 ve 5510 sayılı Yasanın 96. maddeleridir. Öncelikle 506 sayılı Yasa 68. maddenin zaman içindeki yasal değişikleri irdelemek gerekir.
2.7.1973 tarihli 1753 sayılı yasanın 2. Maddesi ile 506 sayılı Yasanın 68. Maddesi yeniden düzenlenerek ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kız ve erkek çocuklarının aylık bağlama ve kesme şartları yeniden düzenlenmiştir.
68. madde C-a fıkrasına göre erkek çocuklara aylık bağlama şartları:
1- 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan
2- Çalışamayacak durumda malûl bulunan
3- Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan
4- Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, aylığa hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparlarsa aylık bağlanır
68. madde C-a fıkrasına göre kız çocuklara aylık bağlama şartları:
1-Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan
2- Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine ölüm aylığı bağlanır.
68. madde IV. Fıkraya göre erkek çocuklarına bağlanan ölüm aylığının kesme nedenleri:
1- Çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder.
2- Çalışamayacak durumda malûl olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malûl olanlara Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartıyla malûllük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci madde hükmü saklıdır.
68. madde VI. Fıkraya göre kız çocuklarına bağlanan ölüm aylığının kesme nedenleri:
1- Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları
2- Evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir.
3- Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartiyle, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır.
4- Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.
6.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasanın 35. Maddesi ile 506/68. Maddeye ek yapılmış, 53. Maddesi ile 506 sayılı Yasaya Ek Madde 47 eklenmiştir. Buna göre, 68 inci maddesinin VI. numaralı bendindeki "çalışmaya" kelimesinden sonra gelmek üzere "buralardan gelir veya aylık almaya" ibaresi eklenmiştir, 68 inci maddenin (I) numaralı bendinin (C) alt bendinin (a) fıkrasında yer alan “erkek” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.
EK MADDE 47 ile de, “Bu Kanuna göre gelir veya aylık almakta olan kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaya başlamaları halinde, bağlanan gelir ve aylıkları kesilir” düzenlemesi ile yurt dışında çalışma veya gelir aylık alma da kesme nedeni sayılmıştır.
4958 Sayılı Yasa ile değişiklikten sonra 506 sayılı Yasanın 68/C, IV ve VI. fıkrası şu şekildedir:
[C) Çocuklardan:
a) 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malul bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan (...) çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine %25"i,
IV - Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Çalışamayacak durumda malul olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malul olanlara, Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartiyle malullük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci madde hükmü saklıdır.
VI - Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya buralardan gelir veya aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartiyle, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.]
Yukarıda görüldüğü gibi, erkek ve kız çocuklarına ölüm aylığı bağlama şartları farklıdır. Erkek çocuklarına aylık bağlanabilmesi için Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama şartı arandığı halde kız çocukları için ise Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi gelir veya aylık almama şartı aranmıştır. Yani erkek çocukları, kendi çalışmaları nedeniyle Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi gelir veya aylık alırsa aylığı kesilirken, kız çocukları kendi çalışmaları yanında hak sahibi olarak da gelir veya aylık alırsa aylıkları kesilecektir. Yasanın bu şekilde kaleme alınması, ölüm aylığı bağlanacak kız çocukları aleyhine sonuçlar doğurmaktadır veya aleyhe sonuç doğuracak şekilde yorumlanabilecektir.
İşte Yasa Koyucu, kız çocukları aleyhine oluşan bu yasal düzenlemedeki eksikliği gidermek için, 6.8.2003 Tarihinde 4958 sayılı Yasa ile getirilen ve ölüm aylığı kesme nedeni olan “sosyal sigortaya ve emekli sandıklarına tabi gelir veya aylık almama şartı, hak sahibinin kendi çalışmaları sonucu mu yoksa hak sahibi olarak gelir aylık almama mı olduğu hususunda karışıklık olduğundan kesme nedeninin sadece “kendi çalışmalarından” dolayı gelir veya aylık almanın bağlama engeli/kesme nedeni sayılacağı hususunu açıklığa kavuşturmak için Geçici madde 91 yürürlüğe konulmuştur.
Geçici madde 91’in gerekçesi özetle şöyledir. “68. maddede yer alan “buralardan gelir veya aylık almayan” ibaresi farklı uygulamalara neden olmuştur. Bu ibarenin kız çocuklarının yalnızca kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından gelir ve aylık almaması mı yoksa hem kendi çalışmalarından hem de hak sahibi olarak sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaması mı olduğu yönündeki farklı yorumlar bu hükmün getirildiği 21.6.1973 tarihli 1753 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra zaman içerisinde farklı uygulamaları neden olmuştur.
Bu düzenleme ile kız çocuklarının yalnızca kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık alması halinde kurumdan ölüm geliri bağlanmaması, kendi çalışmaları dışında hak sahibi olarak bu kurumlardan gelir veya aylık alması durumunda kurumca ölüm geliri bağlanabilmesine imkân sağlanması amaçlanmıştır.
VI. fıkrada yapılan düzenleme ile kendi çalışmaları dışında hak sahibi olarak sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaları hallinde ise ölüm gelirinin kesilememesi sağlanmıştır.”
9.7.2005 Tarihinde yürürlüğe giren 506 sayılı Yasanın Geçici Madde 91/1 ile gelen; 6.8.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz. 91/6,7 fıkra ile de, 1. fıkraya göre aylığı kesilmesi önlenenlerin, 1.10.2008 tarihine kadar aylık almaya devam edecekleri düzenlenmiştir.
506 sayılı Yasada, aylıkların bağlama şartları ve kesme nedenleri ayrı ayrı düzenlenmiştir.
Somut olayda, Davacı ölüm aylığının tahsis talep tarihinde evli değil, sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi bir işte çalışmıyor ve buralardan gelir veya aylık almamaktadır. Yürürlükte bulunan mevzuata göre her hangi bir bağlama engeli bulunmadığından 1.5.1984 tarihinde aylık bağlanmıştır. 6.8.2003 tarihine kadar yine yürürlükte bulunan kesme nedenleri olan sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi bir işte çalışmama ve evlenmeme şartları bulunmadığından bu tarihe kadar davacıya ödenen ölüm aylıkları yasaldır ve kazanılmış hakkı teşkil eder.
Yukarıda belirtildiği gibi 6.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren yasal değişiklik ile kız çocukları içi getirilen “sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almama” kesme nedeni ile 1.10.1996 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı alması sebebiyle ölüm aylığını kesme nedeni ortaya çıkmıştır. Değişiklik 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin önceki yasa ile oluşan kazanılmış hakları ortadan kaldıramayacağı olgusu gözetildiğinde, 06.08.2003 öncesi döneme ilişkin ödemelerin bu nedenle istirdadı yoluna gidilemeyeceğinin kabulü gerekmektedir. Yargıtay Yüksek 10. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. (10. HD 7.4.2009 tarih, 2007/23291 E, 2009/6617 K.)
Yasa Koyucu 68. maddede “çalışma” kavramını kullanmıştır. Herhangi bir çalışma olmadan isteğe bağlı sigortalılık kapsamında prim ödeme ve bunun sonucuna göre aylık alma yasaya göre kesme nedeni sayılamaz. Çünkü hak sahibi bu durumda herhangi bir işte çalışmadan aldığı ölüm aylıklarından tasarruf ederek ileriye yönelik yeni bir gelir elde etmeyi amaçlamaktadır. Yasa koyucu Geçici 91. maddesinde ve gerekçesinde kesme nedeni olarak sadece “kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık almama” şartını bilinçli olarak kabul etmiştir. Bu durumda davacının sadece isteğe bağlı sigortalılık süresi dikkate alınarak aylık alıp alamayacağı hususu incelenebilir gözükse de davacının yaşlılık aylığı bağlanmasına esas alınan sigortalılık süresi zorunlu sigortalılık ile isteğe bağı sigortalılık süresinin birleşiminden oluşmaktadır. Sadece kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alma koşulu yönünden değerlendirmesi yapıldığında; O tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Yasaya göre, isteğe bağlı sigortalılık için zorunlu sigortalılığın tescili şarttır. Dolayısıyla isteğe bağlı sigortalılıktan tek başına aylık bağlanması yeterli değildir. Bu durum kendi çalışması nedeniyle gelir veya aylık alma hali olarak değerlendirildiğinden somut olayda incelenmesi sonuca etkili değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıya babasının ölümü nedeniyle bağlanan ölüm aylıklarının 1.5.1984-6.8.2003 tarihleri arasında ödenen kısmı yönünden yasal olarak kesme nedeni olmadığı ve kazanılmış hak oluşturması nedeniyle Kurumca istirdadı mümkün değildir. Ancak 6.8.2003-21.11.2006 tarihleri arasında ödenen aylıklar yönünden, yasada kesme nedeni oluştuğundan Kurumca istirdat edilebilir. Aksi halde hak sahibine, devletçe aylık bağlanıp yıllarca ödendikten sonra sonradan çıkarılan yeni bir yasa ile aylığı kesilerek ödenmekten vazgeçilmesi yanında geçmişte ödenen aylıkların da geri alınması şeklinde yasanın yorumlanması mümkün değildir.
Davacının açtığı menfi tespit davası ile kurumun açtığı itirazın iptali davaları bu yönlerden değerlendirilerek kısmen kabul kısmen ret yönünde karar verilmesi gerektiği yönünde bozma konularına İLAVE yapılması ve bu hususların da hükümde gözetilmesi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.