Hukuk Genel Kurulu 2013/1044 E. , 2014/409 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Trabzon 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2012
NUMARASI : 2012/755-2012/1163
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 2. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.04.2012 gün ve 2010/1063 E., 2012/403 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 11.09.2012 gün ve 4773/5600 E., K. karar sayılı ilamı ile;
(...Dava, iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibinin davalı idare temsilcisinin itirazı sonucu durması nedeniyle itirazın iptâli, icra takibinin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemleri ile açılmış, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Davalı idare temsilcisi Trabzon 1. İcra Müdürlüğü 2010/11372 sayılı icra takip dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde akdî ilişkiyi inkâr etmiştir. Davalı idare vekili dosyaya verdiği cevap dilekçesinde de davacı şirkete iş yaptırmadıklarını belirterek akdî ilişkinin inkârını sürdürmüştür.
Davaya konu teşkil eden alacak miktarı, HUMK"nın 288. maddesi ve temyiz incelemesinin yapıldığı günde yürürlükte bulunan HMK"nın 200. maddesi dikkate alındığında, akdî ilişkinin yazılı delille ispat edilmesi zorunludur. Davacı şirket vekili akdî ilişkinin varlığını yazılı belge ile kanıtlayamadığı gibi, icra takibi ve davaya dayanak yapılan faturayı davalı idareye tebliğ ettirmemiştir. Ayrıca dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davalı idare tarafından şirkete ödeme yapıldığına ilişkin bir belge de dosyada bulunmamaktadır.
Bu durumda akdî ilişkinin yazılı belge ile kanıtlanamaması nedeni ile davanın reddi gerekir. Ancak davacı şirket vekili dava dilekçesinde “her türlü delil” ibaresini kullanmış olduğundan, akdî ilişkinin varlığı konusunda davalı idare temsilcisine yemin teklif etme hakkı vardır.
Mahkemece akdî ilişkinin davalı tarafça inkâr edilmiş olması ve davacı tarafça da yazılı belge ile kanıtlanamaması dikkate alınarak davacı şirket vekiline davalı temsilcisine yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılması, bunun sonucuna göre yemin teklif edilip akdî ilişkinin varlığı kanıtlandığı takdirde işin esası hakkında inceleme yapılıp hüküm kurulması, aksi durumda akdî ilişkinin varlığı kanıtlanamadığından davanın bu nedenle reddedilmesi gerekirken, akdî ilişki kanıtlanmış gibi kabul edilerek işin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili tarafından Trabzon günlerinin tanıtımı için 3500 adet CD yapılarak davalıya teslim edildiğini ve bedeli olan 5.534,00 TL üzerinden fatura düzenlenerek tebliğ edilmesine rağmen bedelinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, itirazın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline dair verdiği karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde aynen alınan gerekçe ile bozulmuş, mahkemece, bozma ilamında belirtilen konuda inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyize getirmektedir.
Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, Özel Daire bozma ilamında belirtilen “dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davalı idare tarafından davacıya ödeme yapıldığına ilişkin bir belgenin bulunmadığının” belirtilmesi üzerine bozma ilamından sonra davacı vekilinin dosyaya ibraz ettiği ve ödemeye ilişkin olduğunu belirttiği belgenin mahkemece direnme gerekçesine esas alınması karşısında, mahkemece verilen direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla hükmü temyizen inceleme görevinin Hukuk Genel Kurulu"nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi). Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; Yerel Mahkeme, Özel Daire bozma ilamında “dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davalı idare tarafından şirkete ödeme yapıldığına ilişkin bir belge de dosya arasında bulunmadığının” belirtilmesi üzerine, davacı vekili tarafından kısmi ödemeye ilişkin olduğunu belirttiği bir belgeyi dosyaya ibraz ettiği ve Yerel Mahkemece de bu belgenin akdi ilişkinin var olduğunu ortaya koyduğu kabul edilerek yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak "direnme" olarak adlandırdığı kararı vermiştir.
Öyleyse, mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye dayanması, ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak ve gerekçesini de bu yeni hukuki olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden, Yerel Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar, yeni bir hukuki olguya dayalı, yeni hüküm niteliğindedir.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi ise, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 15. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.