3. Hukuk Dairesi 2016/17705 E. , 2018/3620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; internette gördüğü ilan üzerine aradığı davalı ... ile araç satımı hususunda anlaştığını, satış bedeline mahsuben 12.000 TL"yi 20.05.2013 tarihinde davalı ..."nın isteği üzerine diğer davalı ...‘in banka hesabına gönderdiğini, 3.000 TL de elden ödeme yaptığını, ayrıca davalılardan teslim aldığı araca 3.000 TL ödeyerek LPG taktırdığını, ancak araca kolluk tarafından el konulduğu gibi kendisinin de hırsızlık şüphesi ile gözaltına alındığını ileri sürerek; araç nedeniyle ödediği toplam 18.000 TL‘nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ...; araç satış sözleşmesinin tarafı olmadığını, diğer davalı ..."dan olan alacağı nedeniyle davacının kendisine ait banka hesabına 12.000 TL ödeme yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; dava konusu aracı davacıya kendisinin sattığını ve 12.000 TL para aldığını, davacının kusuru nedeniyle araca kolluk tarafından el konulduğunu savunmuştur.
Mahkemece; davacının ödediği 12.000 TL ile araç için yaptığı 1.035 TL masraf olmak üzere toplam 13.035 TL"yi birlikte hareket eden davalılardan talep etmekte haklı olduğu, ancak kısa kararda maddi hata sonucunda 15.000 TL"nin tahsiline karar verildiği, gerekçeli kararın da kısa karara uygun yazılması gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulü ile 15.000 TL"nin dava tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Bilindiği üzere, mahkemece verilen kısa karar (hüküm), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; gerekçeli kararı, kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, ilamın tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala yasa koyucu HMK"nun 297. maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Yine Anayasamızın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve yasalarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Mahkemece, yukarıda açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.