Hukuk Genel Kurulu 2014/65 E. , 2014/401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİH :21.06.2010
NUMARASI :2010/64E/2010/128K
Taraflar arasındaki “marka hükümsüzlük” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.06.2010 gün ve 64/128 E., K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"ndan çıkan 02.10.2013 gün ve 2013/11-52 E., 2013/1416 K. sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu"nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Dava, tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir.
Hukuk Genel Kurulu’nda işin esasının görüşülmesinden önce; davalı vekili tarafından karar düzeltme talep edildikten sonra davacı vekili tarafından davadan feragat dilekçesi verilmesi hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Ön sorunun çözümü için öncelikle feragate ilişkin açıklama yapılmalıdır.
Davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 307. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan yasa hükmüne göre feragat; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
Bilindiği gibi, feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelmektedir. Davadan feragat neticesinde feragate konu teşkil eden hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz.
Hiçbir kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi, davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her davadan feragat edilebilir (HMK. m.310). Ancak bazı istisnai hallerde feragat davayı sona erdirmez (Örn: Hizmet tespiti davaları).
Bir usul hukuku kavramı olarak davadan feragatin açık, kesin ve koşulsuz olması, yasa gereğidir. 6100 Sayılı HMK’nın 309. maddesi aynen;
“(1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.
(2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
(3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.
(4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır” şeklindedir.
Davadan feragatin, kesin hükmün sonuçlarını doğurucu nitelikte olması nedeniyle bütün bu özellikleri içermesi zorunludur.
Aynı yasanın 311 maddesi hükmü uyarınca feragat ve kabul; kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur ve irade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.
Feragatin davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olması nedeniyle feragatten dönülmesi olanaksız ise de, davacı taraf feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt V, s.3646 vd)
Bu gibi durumlarda yapılması gereken, feragatin geçersizliği iddiasının hadise olarak aynı mahkemede görülüp, sonuçlandırılmasıdır. Feragatin iptali davasının başka bir mahkemede açıldığı durumda ise, asıl davayla birleştirilerek görülmesi gerekmektedir. Aynı ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 29.04.2009 gün ve 2009/13-76 E., 2009/120 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Somut olayda, davacılar vekili, 27.12.2013 havale tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiklerini bildirmiş olup, davacılar vekilinin davadan feragat yetkisinin bulunduğu dosyaya ibraz olunan vekâletnameden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece; ortaya çıkan yeni durum değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinden Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.2013 gün ve 2013/11-52 E., 2013/1416 K. sayılı bozmaya ilişkin kararının kaldırılarak, direnme kararının bu değişik gerekçeyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi gereğince Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.2013 gün ve 2013/11-52 E., 2013/1416 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına; yerel mahkeme direnme hükmünün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine, bozma sebep ve şekline göre davalılar vekilinin karar düzeltme dilekçesi yönünden inceleme yapılmasına bu aşamada yer olmadığına, 26.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.