22. Hukuk Dairesi 2017/9530 E. , 2018/316 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini emeklilik nedeni ile feshettiğini belirterek kıdem tazminatı, fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ücreti, yol, yemek ve ödenmeyen ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı temyizi yönünden;
Davacı vekili kararı, kanuni süre içerisinde süretutum dilekçesi ile temyiz etmiştir. Mahkemece, temyiz harcının, çıkartılan muhtıraya rağmen ödenmediği gerekçesi ile 30.03.2015 tarihli ek karar ile davacının, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir. Ek karar davacı vekiline 09.04.2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve davacı kararı 22.04.2015 elektronik imza tarihli dilekçesi ile temyiz etmiştir. Temyiz harcı ödenmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan, 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 432/son ve 434/son maddeleri gereğince anılan ek kararı temyiz süresi yedi gün olup davacı vekili temyiz süresinin son günü olan 16.04.2015 tarihinden sonra 22.04.2015 gününde kararı temyiz etmiştir. Davacı vekilinin 30.03.2015 tarihli, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin ek karara yönelik temyiz isteğinin süre nedeni ile REDDİNE karar verilmiştir.
2-Davalı temyizi yönünden,
Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Davacı işçinin fazla mesai ve genel tatil ücreti alacağı bulunup bulunmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını, genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil çalışmasının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma ve genel tatil çalışması olup olmadığı araştırılmalıdır.
Dosya içeriğine göre, fazla çalışma ücreti alacağı, davalı ... ile dava dışı alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmelerine göre, davacının işyerinde üçlü vardiya sistemi ile çalıştığı, genel uygulama olarak fazla çalışma yapmadığı, ancak tanık anlatımlarına göre haftada üç gün pazar yeri temizliğine kaldığı günlerde fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplanmıştır. Hesaplama sırasında, bordrolarda tahakkuk bulunan aylar dışlanmıştır. Ancak beyanı esas alınan tanık, ihale boşluğu döneminde çalıştığını, bundan sonra gelen ilk firma döneminde sözleşmesinin feshedildiğini belirtmiştir. Mahkemece davacının ihale boşluğu dönemi sonrasında işyerinde çalışmaya başladığı kabul edilerek karar verilmiştir. Bu durumda tanığın hesaplamaya konu dönem içerisinde davacı ile birlikte çalışması bulunmadığı anlaşılmakla beyanına itibar edilmesi mümkün değildir. Davacı fazla çalışma yaptığında karşılığının ödendiği, bunun dışında fazla mesai yaptığının görgüle dayalı tanık beyanları ile ispat edilemediği anlaşıldığından anılan alacağın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalıdır.
Bu kapsamda puantajlara dayalı olarak hesaplanan genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının hüküm altına alınması isabetli ise de, tanık beyanı ile ispatlandığı kabul edilen 30 Ağustos 2009 gününe ilişkin genel tatil ücretinin de reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
4- Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Mahkeme gerekçesinde davacı, 1475 Sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince Sosyal Güvenlik Kurumundan aldığı belgeyi işverene verdiğini ispatlayamadığından kıdem tazminatına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verildiği belirtilmiştir. Hüküm fıkrasında ise kıdem tazminatına fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmüştür. Kararın, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında, bu yönden yapılan çelişki nedeni ile de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 17.01.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.