Hukuk Genel Kurulu 2013/795 E. , 2014/400 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Uşak 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2012/315-2013/369
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 07.06.2011 gün ve 2009/87 E., 2011/784 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27.03.2012 gün ve 501/2330 E., K sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, kooperatif üyesi olan davalının ödemediği aidat borcunun tahsili için başlatılan icra takibinin haksız itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve %40"tan az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin adiatlarını düzenli olarak ödediğini, dört aya ilişkin ödemelerin bankadan kaynaklanan yanlışlık nedeniyle başka bir hesaba aktarıldığını, hatanın farkedilmesiyle bu ödemelerin de daha sonra kooperatif hesabına yatırıldığını, kooperatife borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının gerçekte borcunun takip miktarından daha fazla olduğu, geç ödemelerin BK"nın 84.maddesi uyarınca öncelikle faizden düşülmesi gerektiği, dört aya ilişkin ödemelerin kooperatif hesabına geçmediğinden, davacının borcu olmadığı yönündeki bilirkişi raporunun geçerliliğini yitirdiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ödenmeyen aidat borcundan dolayı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Takipte ve dava dilekçesinde hangi aylara ilişkin aidat borcu bulunduğu açıkça gösterilmemiş, davalının borcu olduğu ileri sürülmüştür. Davalının borçlu gözükmesi sonucunu doğuran 2001 yılına ait dört ayrı ödeme, üçüncü kişi hesabına aktarılmış, aynı yıl Ağustos ayında hatanın farkına varılmış ve banka tarafından bu yanlışlık düzeltilerek ödemeler kooperatif hesabına yatırılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı tarafından aidatların zamanında ve tam olarak banka hesabına yatırıldığı, dört aya ilişkin ödemenin zamanında yapıldığının kabulü halinde borcun bulunmadığı açıkça vurgulanmıştır. Davacının kusurundan kaynaklanan kötü ve geç ödemeden bahsedilemeyeceği açıktır. Bu durumda, mahkemece, toplanan delil ve belgelere göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, bilirkişiden üç ayrı ek rapor alınarak önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu"nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi). Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; yerel mahkemece, bozma ilamından sonra bilirkişiden üç ayrı ek rapor alınarak yapılan değerlendirme sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar bu haliyle, Özel Daire denetiminden geçmeyen tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğindedir.
Hal böyle olunca; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 23. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK’nun 440/III maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 26.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.