Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/1023 Esas 2018/5983 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/1023
Karar No: 2018/5983
Karar Tarihi: 28.06.2018

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/1023 Esas 2018/5983 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2016/1023 E.  ,  2018/5983 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Tekerrüre esas sabıkası bulunan ve TCK"nın 206/1. maddesindeki seçimlik cezalardan hapis cezası tercih edilen sanık hakkında, TCK"nın 50/2. ve 58/3. maddelerine aykırı olarak seçilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi aleyhe temyiz olmadığı için bozma konusu yapılmamıştır.
    5237 sayılı TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen ve doktrinde "fikri sahtecilik" olarak adlandırılan "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine bir resmi belge oluşturulması ve bu belgenin beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece kişinin (sanığın) beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise bu maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, hakkında yakalama kararları olan sanık ..."na, yapılan ihbar nedeniyle Çandarlı Jandarma Karakol Komutanlığı görevlilerince kimliğinin sorulduğu sırada, sanık ..."ün hakkındaki yakalama kararından kurtulmak amacıyla kimlik belgesinin yanında olmadığını ve kimliğinin de Cengiz Çakıroğlu olduğunu beyan ettiği, kolluk personeli tarafından Dikili İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlileri ile bağlantıya geçilmesi sonucu sanığın gerçek kimliğine ulaşıldığı ve tutanağın bu isim üzerinden düzenlendiği eylem nedeniyle, sanık hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu işlediği iddiası ile açılan kamu davasında; sanığın beyan ettiği kişi olup olmadığını denetleme görevinin kolluk memurlarının görevi olduğu, sanığın verdiği kimlik bilgisinin doğru olup olmadığı hususunun basit bir incelemeyle tespit edilebileceği, zira görevliler tarafından yapılan kontrolde durumun kolaylıkla farkına varıldığı, bu nedenle sanığın kolluk görevlilerini aldatabilecek, hile oluşturabilecek nitelikte bir davranışı bulunmadığı anlaşıldığından yalan beyanda bulunma suçunun unsurlarının oluşmadığı, sanığın eyleminin Kabahatler Kanunu"nun 40. maddesinde düzenlenen kabahati oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Kanunun 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre aynı Kanunun 20/2-c maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının eylemin gerçekleştiği 04.06.2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK’nın 322 ve Kabahatler Kanununun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanununun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 28.06.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.