21. Hukuk Dairesi 2016/6838 E. , 2017/8952 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVALILAR : 1-S... Vek. Av....
2-...
3-. ... Vs.
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 16.11.1983- 31.12.1985 tarihleri arasında hizmet aktine dayalı sigortalı olarak çalıştığının ve sigortalılık başlangıç tarihinin 16.11.1983 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile davacının davalı .... ve ortakları ünvanlı iş yerinde 16.11.1983 ila 14.12.1985 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 12.03.1966 doğumlu olduğu, 16.11.1983 işe giriş, 28.01.1985 varide tarihli 18846 sicil numaralı davalı işyerinden verilen işe giriş bildirgesinde çırak olduğunun yazılı olduğu, davalı kurum cevabında 22.05.1984 tarihli denetimde davacının 16.11.1983 tarihinden itibaren çırak olarak çalıştığı, denetime istinaden davacının işyerinde 16.11.1983 tarihinde çırak olarak işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin verildiğinin belirtildiği, işyerinin torna atolyesi işyeri olduğu, davacının 15.12.1985 tarihinde dava dışı işyerinde sigortalı çalışmalarının başladığı, davacı ve bordro tanıklarının dinlendiği, davacının bir kısım çalışmalarının çırak olarak geçtiğini beyan ettikleri, ... Merkezi Müdürlüğü yazısında davacının merkezlerinde çıraklık eğitimi gördüğüne dair herhangi bir kaydının olmadığı belirtildiği, davacının sigorta sicil numarasının 28.01.1985 yılında alındığı, ancak 16.11.1983 yılındaki işe girişine istinaden numaranın bu tarihe çekildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 3. Maddesinin II/B bendine göre “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır.
./..
Davada tespiti istenen dönemde 05.07.1977 tarihinde yürürlüğe giren 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Yasası yürürlükte olup 19.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Yasası yürürlükte değildir. Belirtilen nedenlerle çıraklık ilişkisi, çıraklık sözleşmesini düzenleyen 2089 sayılı Yasa"daki koşullar dikkate alınarak irdelenmelidir. Davada tespiti istenen dönemde yürürlükte bulunan 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Yasası"nın 4. maddesinde, bu Kanuna tabi bir sanatı o sanat için düzenlenen tarih ve pratik öğrenim programına göre o işyerinde öğrenmek amacıyla bir çıraklık sözleşmesi ile bir iş yeri sahibinin hizmetine giren kimseye çırak deneceği, 5.maddesinde çırak olabilmek için 18 yaşından büyük olmamak gerektiği, 16.maddesinde ise işyeri sahibi veya temsilcisinin çırak adayını çalıştırmaya başlamadan önce velisi veya kanuni mümessili ile üç örnek yazılı bir çıraklık sözleşmesi yapmaya mecbur olduğu, 20.maddesinde sözleşmenin bir örneğinin mahalli Çıraklık Eğitimi Komitesine, derneğe kayıtlı ise ilgili derneğe veya odaya vermek ve sicil numarasını alarak sözleşmeye yazmak zorunda olduğu bildirilmiştir. Öncelikle bir kimseye çırak denebilmesi için o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Öte yandan 506 sayılı Yasa"nın 11/12/1981 tarihli 2564 sayılı Yasa ile değiştirilen 60/G maddesinde 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık sürelerinin 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği, Geçici 54. maddesinde ise 01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60/G maddesinin uygulanmayacağı bildirilmiştir.
506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, davacının 18 yaşını ikmal etmeden önce 16.11.1983 tarihinde davalı işyerinde çırak olarak çalışmaya başladığını gösterir işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesi davacının çırak olarak nitelendirilmesi sonucunu doğurmaz.Davacı, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.Ayrı bir çıraklık sözleşmesi bulunmadan ve akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanat kazandırmak olduğu saptanmadan davacının çırak olduğuna karar verilemez. Dosyada davacı ve bordo tanıklarının davacının çalışmasının bir kısmında çırak olduğuna dair beyanları bulunduğu halde davacının çırak olduğu tarihler yeterince araştırılmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
./..
Yapılacak iş; davalı kurumun 22.05.1984 tarihli denetim belgelerini getirtmek, davacının 16.11.1983 tarihinde başlayan çalışmasında, davacının çırak olarak çalıştığı süreleri bordro tanıklarına veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanlarına sorarak tespit etmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, temyiz eden davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."na iadesine, 07.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....