1. Hukuk Dairesi 2015/11437 E. , 2018/8871 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ""..."nin (...)"" paydaş olduğu 25 parça taşınmazın sicil kayıtlarının bir kısmında soyadının yazılı olmadığını, bir kısım kayıtlarda ise soyadının hatalı olarak ""..."" yazılı olduğunu ileri sürerek anılan kayıtların nüfus kayıtlarına uygun şekilde “... (...) ” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez. Şöyle ki, çekişmeye konu taşınmazlardan 180, 369 ve 195 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanakları ile dayanak belgelerinin ve talebe konu tüm taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtlarının getirtilip değerlendirilmediği, ""... kızı ..."" adında ... merkez ve tüm bağlı belde ve köylerinde herhangi bir kişi veya kişilerin kaydının bulunup bulunmadığı ilgili nüfus müdürlüğünden sorulmadan yalnızca ... Köyü kapsamında yapılan nüfus kayıt sorgulaması ile yetinildiği görülmektedir. O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak çekişme konusu taşınmazların paydaşı ""... kızı ... ile ... kızı ..."nin"" davacının miras bırakanı ""... kızı ... (...)"" olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de; davacı son celse davaya konu taşınmazlardan 237 parselde miras bırakanının paydaş olmaması sebebi ile bu taşınmaz yönünden davasından vazgeçtiğini bildirdiği halde anılan parsel yönünden hüküm kurulmamış olması doğru olmadığı gibi, kabul kapsamına alınan bir kısım taşınmazlarda kaydı düzeltilen paydaşın kimlik bilgileri ""... kızı ..."" olarak yazılı olduğu halde tüm kayıtlarda
""... kızı ..."" yazılı gibi değerlendirilerek infazda tereddüte sebep olacak şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir. ...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Tapu Sicili Tüzüğünün 75. maddesi uyarınca idareye başvuru şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
Somut olayda; bozmaya uyulmakla ilgilileri yönünden usulü kazanılmış hak doğmasına karşın bu temel usul kuralı gözardı edilerek bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Öte yandan, Tapu Sicili Tüzüğü gereğince davacının öncelikle tapu müdürlüğüne başvurma zorunluluğu getiren yasal düzenleme 17.08.2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, eldeki dava da bu tarihten önce açılmıştır.
Hâl böyle olunca; hükmüne uyulan önceki bozma kararında değinilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken bozma gerekleri yerine getirilmeksizin noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.