22. Hukuk Dairesi 2017/9495 E. , 2018/307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 10.01.2011-05.03.2012 tarihleri arasında alt işveren ... Özel Güvenlik Koruma ve Eğitim Hizmetleri AŞ ve 15.05.2013-23.01.2014 arasında alt işveren ... Özel Güvenlik Ltd Şti"de çalıştığını günlük oniki saat çalışmasına rağmen fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini belirterek anılan alacağın hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının alt işveren işçisi olarak çalıştığını, alt işverenden alınan bilgiye göre davacıya fazla mesai yaptırıldığında karşılığının bordrosunda gösterilerek banka aracılığı ile ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iş müfettişi raporunun aksinin ispat edilememesi ve bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla mesai ücretinin karşılığının banka aracılığı ile ödenmesi nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve karşılığının ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen alacakların ödendiği varsayılır.
Fazla çalışma yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Dosya içeriğine göre, davacı, 10.01.2011-05.03.2012 ve 15.05.2013-23.01.2014 tarihleri arasında davalı bünyesinde günde on iki saat çalıştığını belirterek anılan döneme ilişkin fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
26.01.2012 tarihli İş Müfettişi Raporunda, vardiya sistemi ile çalışan güvenlik görevlilerinin dört gün gündüz vardiyasında günlük on iki saat çalıştıktan sonra yirmidört saat dinlendiği, dört gün gece vardiyasında on iki saat çalıştığı, bundan sonra kırksekiz saat dinlendiği belirtilmiştir. Ayrıca günlük yarım saat ara dinlenme ile çalışıldığı, haftada ortalama 13,5 saat fazla çalışma yapıldığı ve vardiyalı çalışan güvenlik görevlilerine ödenen fazla mesai ücretinde eksiklik bulunmadığı açıklanmıştır.
Davalı işyerinde davacı gibi vardiyalı güvenlik görevlisi olarak çalışan bir başka işçinin fazla çalışma ücreti alacağının tahsili amacı ile açtığı davada, toplanan delillere göre davacının haftada 21 saat fazla mesai yaptığı belirtilmiş, fazla mesainin aylık ücrete dahil olduğu yönündeki iş sözleşmesi düzenlemesi gözetilerek haftada 17 saat fazla mesainin karşılığı hüküm altına alınmıştır. Karar, davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 10.09.2014 tarih, 2014/9755Esas-2014/16626 Karar sayılı kararı ile onanmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, İş Müfettişi Raporunda belirtilen çalışma usulüne göre, günlük kanuni 1,5 saat ara dinlenme süresinin mahsubundan sonra, davacının haftada ortalama 11 saat fazla mesai yaptığı ve imzasız bordrolarda karşılığının tahakkuk ettirilerek ödendiği belirtilmiştir.
Duruşmada dinlenen tanık ise onikişer saatlik gece ve gündüz vardiyalarından bahsetmiş ancak vardiya değişimlerindeki dinlenme süreleri açıklığa kavuşturulmamıştır.
Dinlenen tanığın davalı işyerindeki çalışma süresi ile 2012 yılı ve sonrasına ilişkin yazılı delil de sunulmadığı gerekçesi ile 31.12.2011 tarihine kadar değerlendirme yapılmıştır. Ancak 2012-2013 ve 2014 yılındaki çalışmalara ilişkin imzalı vardiya defteri örnekleri klasör halinde dosya arasına alınmıştır.
Bu durumda, iş müfettişi raporunun aksinin yargılama sırasında toplanan delillerle kanıtlanabileceği de gözetilerek , gerekirse tanıklar yeniden dinlenerek işyerinde vardiyalı çalışan güvenlik görevlilerine fiilen uygulanan günlük ara dinlenme süresi ve vardiya değişimlerindeki dinlenme süreleri tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır. Bundan sonra, 2012-2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ibraz edilen vardiya defteri kayıtları denetime açık şekilde değerlendirilmeli talep konusu döneme ilişkin haftalık fazla çalışma süresi ile bunların karşılığı fazla çalışma ücretleri haftalık olarak hesaplanmalıdır. Bu doğrultuda aylık fazla çalışmaların karşılığı olan ücretler belirlenmelidir. İmzasız bordrolarda aylık olarak tahakkuk ettirilerek banka aracılığı ile ödenen fazla mesai ücretleri, hesaplanan miktarlardan aylık olarak mahsup edilmelidir. Hesaplama sırasında fazla mesainin ücrete dahil olduğuna dair iş sözleşmenin 10. maddesine, aylık ücretin, asgari ücretin %50 zamlı miktarını aşması halinde değer verilebileceği gözetilmelidir. Sonucuna göre davacının ödenmeyen fazla çalışma ücreti alacağı bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, dava değeri 100,00TL olup esastan reddine karar verilmesinden sonra karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi gereğince davalı lehine 100,00TL vekalet ücreti taktir edilmesi gerekirken 1500,00TL ye hükmedilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.