Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/16075
Karar No: 2016/3140
Karar Tarihi: 25.02.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/16075 Esas 2016/3140 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı vekili müvekkilinin, dava dışı bir şirketten aldığı alacakları temlik ettiğini ve bu alacakların dava dışı başka bir şirketle yapılan genel kredi sözleşmesinde teminat olarak gösterildiğini, davalıların da bu sözleşmeyi imzaladıklarını ancak borçlarını ödememeleri nedeniyle takip edildiklerini ve dava açıldığını belirtmiş, ancak davalılar tarafından ihtarname tebliğ edilmediği, bir davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu ancak kefalet limitinin yazılı olmadığı için geçerli bir kefaletin olmadığı tespit edilmiştir. Mahkeme, davayı reddetmiştir.
Yerel mahkemenin hükmü bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda da davalıların asıl borçluyla birlikte şahsen sorumlu olmayan ipotek borçluları olduğu için takibe konu edilebilecek bir muaccel borçlarının bulunmadığı ve davalı ...'ın ise taahhütnamede kefil olarak imzasının bulunduğu anlaşıldığı için, hesaplanacak miktarın sonucuna göre karar verilmesi gerektiği hükmedilmiştir.
Kanun Maddeleri: Türk Medeni Kanunu'nun 887. maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu.
19. Hukuk Dairesi         2015/16075 E.  ,  2016/3140 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ....’den alacak temlik sözleşmesi ile alacağı temlik aldığını, dava dışı ... ile alacağı temlik eden .... arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeyi davalı ..., dava dışı ...’in müşterek-müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, ayrıca davalılar ... ve ...’ın bu genel kredi sözleşmesinin teminatını teşkil etmek üzere 100.000-TL bedelle, 1. dereceden taşınmazları üzerine ipotek tesis ettirdiklerini, borcun zamanında ödenmemesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen ödenmeyen borç nedeni ile davalılar ve dava dışı ...aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattıklarını, ancak borçluların icra takibine itiraz ettiklerini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, müvekkili ...’a takibe dayanak alacağa dair herhangi bir ihtarname veya ihbarname tebliğ olunmadığını, diğer müvekkili ...’ın şirket hisselerini devrettiğini savunarak davanın reddi ile kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuştur.
    Mahkemece, dava dışı şirket tarafından kullanılan kredilerin geri ödemelerinin yapılmadığı, temlik eden banka tarafından hesabın kat edildiği, davalılara hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, takip ile birlikte davalıların temerrüde düştükleri, temlik eden bankanın hesap kat tarihinden takip tarihine kadar olan dönem için akdi faiz isteme hakkının olduğu, temlik eden bankanın takip tarihi itibariyle kredi kullanan dava dışı şirketten toplam 133.511,48 TL alacaklı olduğu, ancak tesis edilen ipoteğin azami had ipoteği olduğu, bu nedenle sorumluluğun 100.000,00 TL ile sınırlı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalıların .... İcra Müdürlüğü’nün 2008/1433 esas sayılı takibe itirazlarının iptaline, davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2014/11784 E., 2014/14596 K. sayılı ve 02.10.2014 tarihli bozma ilamında; ""Türk Medeni Kanunu"nun 887 nci maddesine göre, ipotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem de kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır. Yerel mahkemece, ipotek akit tablosu, takip talebi, gönderilen ihtarname bir bütün olarak değerlendirilip, TMK’nın 887. maddesi karar yerinde tartışılıp, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile taraf iddia ve savunmaları değerlendirilmeden ve karar yerinde tartışılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir"" denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davalı ..."ın genel kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığı, diğer davalı ..."in sözleşme ekindeki taahhütnamede kefil olarak imzası var ise de, kefalet limiti yazılı olmadığından geçerli bir kefaletin bulunmadığı, takip öncesi ihtarnamenin davalılara tebliğ edilmediği, TMK"nun 887. maddesi uyarınca, ipotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olmasının, bu istemin hem borçluya hem de kendisine karşı yapılmış olmasına bağlı olduğu, asıl borçlu ile birlikte şahsen sorumlu olmayan ipotek borçlusu davalıların, icra takibinden önce temerrütlerinin bulunmaması nedeniyle, davalılar yönünden takibe konu edilebilecek muaccel bir borcun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Davacı vekilinin davalı ... yönünden temyizine gelince; bu davalının 100.000-TL limit bulunan 26.05.2005 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi"nin eki mahiyetinde olan taahhütnamede kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Asıl sözleşmenin ayrılmaz parçası olan taahhütname uyarınca atılan kefalet imzasının, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca, geçerli bir kefaletin sonuçlarını doğuracağı kabul edileceğinden, işin esasına girilerek, davalının sorumlu olduğu miktar hesaplanıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi