Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/776
Karar No: 2014/388
Karar Tarihi: 26.03.2014

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/776 Esas 2014/388 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/776 E.  ,  2014/388 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Malatya 1. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 14/02/2013
    NUMARASI : 2013/18 E.-2013/122 K.

    Taraflar arasındaki “tedavi gideri alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya 1. İş Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.04.2010 gün ve 2005/535 E. 2010/225 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 08.12.2011 gün ve 2010/8552 E. 2011/17450 K. sayılı ilamı ile;
    (…1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- 01.12.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı almakta olan davacının, “Hepatit C’ ye bağlı Childe-C sirozu, karaciğer yetmezliği ve hepatik ensefalopati” rahatsızlıkları nedeniyle Florence Nightingale Hastanesi’nde tedavi altına alındığı ve 09.03.2005 tarihinde karaciğer transplantasyonu yapılarak salahla taburcu edildiği dosya içeriğindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı, tüm bu tedavilere ilişkin olarak yaptığı 89.990,83 TL. harcamanın davalı Kurumdan yasal faizi ile tahsilini istemiş, Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 41.148,42 TL. alacak hüküm altına alınmıştır. Sigortalının tedavisinin gerçekleştirildiği dönemde yürürlükte olan 1479 sayılı Kanunun Ek 11, Ek 13 ve Ek 17’nci maddeleri, koşullarının gerçekleşmesi halinde özel sağlık tesislerinde yapılan gerekli muayene ve tedavinin Kurum tarafından sağlanmasını öngörmektedir. Nitekim, Mahkemece tedavi giderlerinin karşılanması gerektiğine hükmedilmiştir. Ne var ki; davacının özel hastane’ye ödediği ameliyat ve tedavi masraflarından Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı"nın resmi sağlık kuruluşları için tespit ettiği ücret tarifeleri ve Bütçe Uygulama Talimatı esas alındığında ödenecek tutar 16.307.39 TL. olarak belirlendiğinden, söz konusu miktar hüküm altına alınması gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan 5510 sayılı Kanun’un 73’üncü maddesi uygulanarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, tedavi giderinin tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, Bağ-Kur emeklisi olduğunu, rahatsızlığı nedeniyle verilen “Hepatit B ve buna bağlı gelişen siroz nedeniyle karaciğer nakli olmaması durumunda %90’a varan ölüm riski olduğuna” dair rapor sonrasında müracaat ettiği Şişli Etfal Hastanesince, hastanede karaciğer nakli yapılamadığından karaciğer transplantasyonu yapılan bir merkeze sevkinin uygun olduğuna dair karar sonrası, nakil yapabilecek merkezlerden olan Florance Nightingale hastanesinde kızkardeşinden nakil yapıldığını, davacı tarafından karşılanan tedavi giderlerinin ödenmesi için Kuruma yapılan müracaatın reddedildiğini, sosyal güvencesi olmayanların bile tedavi giderleri karşılanırken davacı tarafından yapılan giderlerin karşılanmamasının kabul edilemez olduğunu belirterek, 89.990,83 TL tedavi giderinin faizi ile tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (Devredilen Bağ-Kur) vekili cevap dilekçesinde özetle; Bağ-Kur Sağlık Yardımları Yönetmeliğinin 7. maddesi uyarınca vak’anın aciliyetinin raporla belgelenmesi ve bu raporun Kurumca kabulü gerektiğini, aksi halde özel sağlık kuruluşlarında yapılan tedavilerin karşılanmasının mümkün olmadığını, davacı böyle bir rapor ibraz etmediğinden talebinin reddedildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, uyuşmazlığın devam etmesi ve tamamlanmamış bir hukuki durum olması nedeniyle somut olayda 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı SGK vekili tarafından temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece, önceki gerekçe tekrarlanmak suretiyle davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda direnilmiştir.
    Direnme hükmü, davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık, SGK tarafından karşılanması gereken tedavi gideri miktarının, 1479 sayılı Kanun’a göre mi yoksa 5510 sayılı Kanun’a göre mi belirleneceği noktasında toplanmaktadır.
    Somut uyuşmazlıkta davacı, 01.12.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı kanun kapsamında yaşlılık aylığı almakta olup, pasif sigortalı olarak sağlık yardımları kapsamındadır. Davacıya 21.02.2005 tarihli rapor ile konulan teşhis sonrasında, 22.03.2005 tarihinde özel sağlık kurumunda karaciğer nakli olmuş ve 24.03.2005 tarihinde taburcu edilmiş, davacının tedavi giderlerinin karşılanması için Kuruma yaptığı başvuru 26.12.2005 tarihinde Kurumca reddedilmiştir.
    Sigorta olayının meydana geldiği tarihte, mülga 1479 sayılı Esnaf Ve Sanatkarlar Ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun sağlık sigortasına ilişkin Ek 11 ve devamı maddeleri yürürlükte olup, 19.09.2005 tarihinde iş bu dava açılmış, yargılama sırasında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu yürürlüğe girmiştir.
    Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin ilkelerin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    Bilindiği üzere, kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta, kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek özel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, kural olarak her kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Değişiklik hükmünün kanunların kabulünden önceki olaylara uygulanması Anayasaya ve kazanılmış haklara aykırıdır.
    Ancak, yeni kanunun yürürlük tarihinden önceki olaylara da uygulanacağı yönünde açık hükmün bulunması halinde henüz kesinleşmemiş uyuşmazlıklara da yeni kanun uygulanmalıdır.
    Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).
    Hukuk Genel Kurulu’nun 14.06.2006 gün ve 2006/10-367 E., 2006/386 K. sayılı; 06.04.2005 gün ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
    Açıklanan ilkeler ışığında dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken kanunun belirlenmesi bakımından belirtilmelidir ki, mülga 1479 sayılı Kanun’un Ek 11, Ek 13 ve Ek 17. maddelerini yürürlükten kaldıran ve 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun genel sağlık sigortasına ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen Geçici 12. maddesinde, 5510 sayılı Kanun’un 73. maddesinin geçmişe etkili olacağına dair, ayrı ve açık bir hüküm bulunmadığı gibi; olayda yukarıda açıklanan istisnalardan biri de sözkonusu değildir.
    Öte yandan belirtilmelidir ki, 5510 sayılı Kanun’un Geçici 12. maddesinin 3. fıkrası uyarınca; “Kişilerin yürürlükten kaldırılan kanun hükümleri gereğince hak ettikleri sağlık hizmetleri, bu Kanun hükümleri gereğince kapsama alınmamış ise tedavi tamamlanıncaya kadar yürürlükten kaldırılan kanun hükümlerine göre Kurumca sağlanmaya devam edilir.”
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, 5510 sayılı Kanun’un 73. maddesinin, yürürlük tarihi öncesi gerçekleşen sigorta olayına ilişkin tedavi giderlerinin Kurumca karşılanması yönünden uygulanması sözkonusu olmayacaktır.
    Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkemece, sigortalının tedavisinin gerçekleştirildiği dönemde yürürlükte olan 1479 sayılı Kanun’un Ek 11, Ek 13 ve Ek 17’nci maddeleri ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı"nın resmi sağlık kuruluşları için tespit ettiği ücret tarifeleri ve Bütçe Uygulama Talimatı gözetilmek suretiyle yapılacak değerlendirme sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, 5510 sayılı Kanun’un 73. maddesi esas alınmak suretiyle yapılan hesaplama yapılması isabetsizdir.
    O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3. fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi