14. Hukuk Dairesi 2016/670 E. , 2018/6584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.06.2008 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyasına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı ... vekili ile ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı ... vekili; ... Köyü 1107 (135) no"lu kök kadastro parselinin, davalı ... Belediyesinin 37 no"lu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı ... Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce ... adına kayıtlı 1107 sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisinde şuyulandırmalar sonucunda ... Köyü 5524 ada 5 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini, ancak gerek ... Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede ... Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; 1107 sayılı parsele geri dönüşümü teminen tapu iptali ve ... adına tescili ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davanın kabulüne” dair verilen ilk karar, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.04.2014 tarihli ve 2014/7188 Esas, 2014/4767 Karar sayılı ilamı ile “…. Mahkemece, sicil kaydının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmesi sonucu kaydın dayanaksız hale geldiği ve yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle hüküm kurulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak; ihyası talep edilen 1107 sayılı ihdas parselinin alanı 1218 metrekare olduğu halde, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda dava konusu 5524 ada 5 sayılı imar parselinden krokide (A) harfi ile gösterilen 1.205,42 metrekarelik kısmın ayrılması halinde ihdas parselinin yeniden oluşturulabileceği bildirilmiş olup, yüzölçümler arasındaki farklılığın nedeni açıklanmamıştır. O halde, anılan hususun üzerinde durularak farklılığın nedeninin belirlenmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetli olmadığı gibi, kabule göre de; çekişmeli imar parselinin 1107 sayılı ihdas parseli sınırları içerisinde kalan kısmı açıkça belirtilmek suretiyle bu bölümün tapu kaydının iptali ile kadastral parselin ihyası ve ihya edilen ihdas parselinin ... adına tesciline hükmedilmesi gerekirken, iptal ve tescil yönünde hüküm kurulmayıp infaza elverişli olmayacak biçimde ihya hükmü ile yetinilmiş olması da doğru değildir. Öte yandan; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir..." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ... vekili, davalılar ... Büyükşehir Belediyesi vekili ile ... Belediyesi vekili ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
Somut olayda, her ne kadar mahkemece imar sicil kayıtlarının dayanağını teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmesi sonucu kayıtların yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davalı ... Belediyesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere eski hale ihya davasının kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, dava konusu ihyası talep edilen 1107 sayılı parselin kadastral sınırları kapsamında kalan imar parsellerine ait kısımlarının sicil kayıtlarının iptali yönünde hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere infazında tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir. Ancak, bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının; 3. bendin 3. paragrafın sonunda "...kısmın" ibaresinden sonra gelen "...iptaline" ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine "sicil kayıtlarının iptaline" sözcüğünün eklenmesine, hükmün HUMK"nın 438/7. maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.