20. Hukuk Dairesi 2017/580 E. , 2018/6966 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, Yalnızdam köyü 221 ada 6, 9 ve 12 parsel sayılı ve öncesi tapulu olan taşınmazlarının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/75 E. sayılı dosyaları ile orman vasfında olduğu gerekçesi ile tapularının iptal edildiğini, kararlarının kesinleştiğinin belirterek uğradıkları zararın fazlaya dair haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL tazminatın tapuların iptal tarihinden itibaren yasal faiziyle ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 29/08/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporları doğrultusunda toplam tazminat talebini 33.268.76 TL olarak ıslah etmiş, tapu iptal tarihinden işleyecek yasal faizle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile;
33268,76 TL tazminatın taşınmazlara ilişkin tapu iptali ve tescili davasının kesinleştiği 21/05/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; ... Asliye Hukuk Mahkemesi 09/09/2016 tarih 2016/11 E.-2016/208 K. sayılı kararında mahkemenin, vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli 221 ada 6, 9 ve 12 parsel sayılı taşınmazların 2004 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında davacı adına, 6 ve 12 parsel fındık bahçesi niteliğiyle 9 parsel ağaçlık niteliğiyle tespit ve tescil edildiği, taşınmazların tapu kaydının Hazine ve Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu 21/05/2008 kesinleşme tarihli ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/75 E.- 2006/82 K. sayılı kararı ile orman olduğu gerekçesiyle iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verildiği, eldeki davanın ise 18/01/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacaksa, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05/03/2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29/09/2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün davacı adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır.
Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, hükme dayanak yapılan raporda çekişmeli 221 ada 9 parsel üzerinde yer alan ağaçların dikme olmayıp doğal yollarla oluşan orman ağaçlarının bulunduğu belirtildiği halde anılan kesimin arazi niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp net gelir metodu ile gerçek değerinin tespit edilmesi gerekirken, orman ağaçlarının kerestelik tomruk geliri ve yakacak odun geliri üzerinden m² birim fiyatının belirlenerek, çekişmeli diğer taşınmazların gelir metoduyla belirlenen değerine eklenerek taşınmazların toplam değerinin bulunması ve bu değer üzerinden de mahkmece davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
O halde, çekişmeli taşınmazlar arazi niteliğinde olduğundan çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, değerlendirme tarihindeki toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, taşınmazların sulu-kuru olup olmadıkları, bitki örtüsü, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek ağaçlık olan bölümler yönünden tarla niteliği itibariyle, kapama fındık bahçesi kısımların fındıklık olarak, kapama fındık bahçesi niteliğinde değil ise tarla niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle üzerindeki fındık ağaçlarının ise değerlendirme tarihindeki ilçe tarım müdürlüğü verilerine göre maktu değerlerinin tespit edilmesi, tapu iptali ve tescil davasında verilen kararın kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, taşınmazların kuru ya da sulu tarım arazisi olup olmadığıan göre kapitalizasyon faiz oranının belirlenmesi, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILARAK dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin ise 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 01/11/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.