21. Hukuk Dairesi 2016/4364 E. , 2017/8869 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere göre; davacı vekilinin tüm, davalı kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazasına dayanan maluliyet nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda 98.685,65TL maddi, 28.000,00TL manevi tazminatın 19.06.2001 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; iş kazasının 19.06.2001 günü gerçekleştiği, bu kazada davacı işçinin %37,2 oranında malul kaldığı ve %40 müterafik kusurlu olduğu, 16.06.2011 tarihinde açılan kısmi dava ile 15.000,00TL maddi 35.000,00TL manevi tazminat talebinde bulunulduğu, 09.12.2014 tarihinde davanın ıslah edildiği ve maddi tazminat talebinin toplam 135.000,00TL ye çıkarıldığı, ıslah dilekçesinin elden tebliğ edildiği 11. celsede (09.02.2015 günlü) davalı vekilinin zamanaşımı def"ini ileri sürdüğü ve temyiz dilekçesinde bu durumu temyiz konusu yaptığı, ıslah dilekçesinden sonra alınan 25.11.2015 tarihli hesap bilirkişisi raporuna göre maddi zararın 98.685,65TL olarak tespit edildiği, bilirkişi raporu gibi maddi tazminatın hükme bağlandığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu bu tür davalarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 125.) gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı, failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Davaya konu olayda, davacının iş kazası neticesinde gelişen bir duruma bağlı maluliyet değişiminin ve zararının olmadığı açıktır.
../..
Somut olayda maddi tazminatın, 10.08.2011-16.06.2011 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutularak kısmi dava olarak talep edildiği ortadadır. Bu duruma göre zamanaşımı süresi dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat yönünden dava tarihinde kesilerek, bakiye alacak miktarı yönünden işlemeye devam edecektir.
Hal böyle olunca, 09.02.2015 günü duruşmada elden tebliğ edilen davacı tarafa ait ıslah dilekçesine karşı, aynı celsede davalı vekilinin zamanaşımı def"ini açıkça ileri sürüldüğü değerlendirilerek, maddi tazminat istemine ilişkin dava dilekçesinde talep edilen miktarla sınırlı olarak bir karar verilmesi gerekirken; ıslah edilen kısmı da kapsayacak şekilde maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davacıya yükletilmesine, 06.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.