15. Ceza Dairesi 2017/2871 E. , 2019/1357 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1-TCK"nın 204/1, 43/1, 62/1, 53 maddeleri ve TCK"nın 158/1-son, 43/1, 62/1, 52, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Bölümü Transplantasyon Polikliniğinde tedavi gören hastalar için yazılan ve ... Eczanesinden karşılanan reçeteler ile ilgili olarak ... adına düzenlenmiş 23.12.2006 tarihli reçetedeki Dr...."e atfen atılı imzanın bu doktora ait olmaması, yine bu kişinin reçetede yazılı ilaçları almadığı ve ... Eczanesine hiç gitmediğine dair ihbarı ve inceleme konusu bazı reçetelerde beraber yazılmaması gereken ve hiç bir hekimin birlikte yazmayacağı sondummune ve prograf isimli ilaçların beraber yazıldığının tespiti ve de bazı reçetelerde kaşesi bulunan 3 hekimin seminer ve yıllık izin nedeni ile reçetelerin yazıldığı tarihte görevlerinin başında olmadığının tespiti üzerine reçetelerin sahte ve bu suretle kamu kurumunun dolandırılmış olduğundan bahisle olay Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına intikal etmiş, bu kurum müfettişi tarafından düzenlenen soruşturma raporuna göre; sanık ..."ün İstanbul Tıp Fakültesinde önceleri iç hastalıkları Eğitim ve Yardımlaşma Derneği bünyesinde, 14.12.2005 tarihine kadar da ...Temizlik Gıda Yemek Üretimi Tic. San. Ltd olan iş yeri sicil numaralı çalışanı olduğu ancak fiilen İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bölümü Transplantasyon Polikliniğinde sekreter olarak çalıştığı, hasta, reçete sahipleri ve hekim beyanlarına göre, transplantasyon hastaların sürekli kullandıkları, poliklinikte reçeteye yazılan miktarlarda kullanmaları ardından tükenmesi nedeniyle yazılması gereken ilaçlarını hastalara hekimlerin yoğun olduğunu gerekçe göstererek daha sonra yazdırabileceğini söyleyen sanık ...’ün , hastalara beklemelerine gerek olmadığını söyleyerek ve sağlık karnelerini alıkoyarak ilaçlarını temin ettikten sonra teslim etme şeklinde bir faaliyet içinde olduğu, ayrıca hekimlerin iş yoğunluğu ve kronik hastaların mağdur olmamaları için kaşelerinin zaman zaman görevlide kalmasına göz yumduklarının belirlendiği, Dr. ... ...in izinli olduğu dönem içerisinde bu hekim adına 10, Dr....in izinli olduğu dönem içerisinde bu hekim adına 2 ve Dr...."nın izinli olduğu dönem içerisinde bu hekim adına 7 adet reçetenin düzenlenmiş olduğunun tespit edildiği, Dr...."ya atfen düzenlenmiş gözüken reçeteler üzerinde Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından düzenlenmiş 13.11.2007 tarihli bilirkişi raporuna göre reçetelerden 47"sinin Dr...."ya ait olmadığının kesin olarak tespit edildiği, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü"nün 08.02.2010 tarihli yazısında, sanıkların eylemleri sonucunda toplam 151.158,31 TL kurum zararları oluştuğunun bildirildiği, bu şekilde tüm dosya kapsamına göre sanıkların birlikte hak sahiplerinin sağlık karnesi ve reçetelerini sahte olarak düzenleyip bu reçetelerin bedellerini katılan kurumdan almak sureti ile aynı amaçla birden çok sahte resmi belge düzenleyerek kamu kurumunu dolandırdıklarının iddia edildiği olayda;
a)Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Nefroloji hastası olan ..."nin bilgisi dışında kendi adına ilaç alındığı ve kullanması gereken ilaçları alamadığından bahisle yaptığı şikayet üzerine soruşturma başlatıldığı, bu ilaçların İstanbul ... ilçesinde faaliyet gösteren ... Eczanesi"nden alındığı, sanıklardan ..."in bu eczanenin sahibi olduğu, sanık ..."ün ise olay tarihinde İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bölümü Transplantasyon Polikliniğinde fiilen sekreter olarak çalıştığı, ... tarafından başlatılan soruşturmada gerek incelenen belgeler gerekse kendi beyanlarına göre sanık ..."ın çalıştığı bölümde görev yapan doktorlar ...... ve ..."in izinli olduğu dönemler içerisinde adlarına birden fazla sahte reçeteler düzenlediğinin belirlendiği, bu reçetelere konu ilaçların sanık ..."in sahibi olduğu ... Eczanesi"nden alındığı, yaptırılan bilirkişi incelemesinde doktorlar adına atılan imzaların birden fazla kişinin elinden çıktığının, ayrıca basit tersimli olduklarının anlaşıldığı, tanık olarak dinlenen hasta beyanlarına göre sanık ..."ın hastalara yardımcı olma, ilaç yazdırma bahanesi ile sağlık karnelerini aldığı, bu karnelere hastaların kullandıkları ilaçlar yanında başka ilaçların da yazılmasını sağladığı, daha sonra hastalara kendi kullandıkları ilaçları vererek eksik imzalarının tamamlanmasını sağladığı, bu arada bazı doktorların güven sebebi ile kendisine teslim ettiği kaşeleri kullandığı, soruşturmanın başlamasının ardından gerek hastalara gerekse doktorlara ulaşarak onlarla konuşmaya çalıştığı, bazı ilaçları ihtiyacı olanlar için kullandığı yönünde ikrarda bulunduğu, sanığın tek başına gerçekleştirdiği bu eylemin menfaat temini için yeterli olmadığı, bir eczane ile işbirliği altında ancak menfaat temin edilebileceği ki bu eczanenin de ilaçların alındığı ... Eczanesi olduğu, her ne kadar sanıklar birbirlerini tanımadıklarını iddia etseler de dosya kapsamındaki bu beyanlarının inandırıcı olmadığı, zira ancak bir işbirliği altında menfaat temin edilebilecek bu eylemlerin birbirlerinden habersiz şahıslar tarafından gerçekleştirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zaten bazı hasta beyanlarının dabu iddianın aksi yönünde olduğu, sanık ... tarafından belirli eczaneye yönlendirmenin yapıldığının iddia edildiği ki ... Eczanesi"nin de hastaneye göre konumu, sahte reçete sayısı ve yapılan işlem niteliği dikkate alındığında yönlendirmenin ve işbirliğinin varlığının ortaya çıktığı, sonuç olarak sanık ..."ın nefroloji polikliniği hastalarına sahte doktor imzası ile olması gerekenden fazla ilaç yazılmasını sağlayarak sahte reçete tanzimi ile ... Eczanesinden bu ilaçların alımını sağladığı, bu işlemler sırasında sanık ..."in de prosedüre uygun olarak hastaları görmeden ilaç vermesi, hastaların ilaçları almak için bu eczaneye gitmemeleri, bazı ilaçların birlikte verilmesi mümkün olmadığı halde işlem yapılması karşısında diğer sanıkla fikir ve eylem birlikteliği altında hareket ettiği, sahte belgelerdeki imzaların bu sanıklarca üçüncü kişiler vasıtası ile atılmasının sağlanmasının da mümkün olduğu, sonuç olarak sahte düzenlenen reçetelerle Sosyal Güvenlik İl Kurumundan 151.158.31 TL"nin tahsil edildiğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin mahkumiyet yönünde kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5237 sayılı TCK"nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılmak suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasında 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
14.12..2005 olan suç tarihinden temyiz inceleme gününe kadar 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67/4 maddelerinde öngörülen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının 14.12.2017 tarihinde dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 27/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.