Esas No: 2017/27566
Karar No: 2017/22161
Karar Tarihi: 27.12.2017
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/27566 Esas 2017/22161 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, 09.04. 2007 tarihinde davalı işyerinde yurt içi TIR şoförü olarak çalışmaya başladığını, bordro yasal kök ücreti ve kilometre başına 0,08 TL. prim ile ilaveten günlük 12,00 TL yemek ücreti karşılığı çalışırken 20.10.2010 tarihi itibarıyla müvekkili dahil yurt içi işinde istihdam edilen şoförlerin kullandıkları araçların akaryakıtlarında %2 ile %5 arasında indirime gidileceğinin sözlü olarak beyan edildiğini, bu uygulama sonucu kilometre primlerinden mahrum kalacakları gibi ilaveten bordro yasal asgari ücretlerinin de etkileneceğini, mevcut durumda dahi verilen yakıt kotasından fazla fiili sarfiyat nedeniyle hak edişlerinden kesinti yapıldığını, bu değişikliğin kabulünün mümkün olmadığını işverene ilettiklerini işverenin konu ile ilgili savunmalarını talep ettiğini, savunmalarında indirilen mazot miktarları ile fiilen çalışmalarının mümkün olmadığını, eski oranlar üzerinden değişiklik yapılmadan yükleme talimatı verilmesi durumunda verilen talimatları yerine getirebileceklerini beyan etmeleri üzerine kullandığı aracın geri alınarak iş akdinin 23.10.2010 tarihinde haksız ve tazminatsız olarak feshedildiğini, günde asgari 11-12 saat ve bazı durumlarda 17 saate kadar ortalama aylık 2-3 hafta tatili ile genel tatil ve mili bayramlar dahil çalışmasına rağmen fazla mesai, hafta tatili ile genel tatil ve mili bayram ücret alacaklarının ödenmediğini, yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını, bu nedenlerle fazlaya ait talepleri saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL kıdem tazminatı, 10,00 TL ihbar tazminatı, 10,00 TL fazla mesai ücreti, 10,00 TL hafta tatili ücreti alacağı, 10,00 TL genel tatil ve milli bayram ücret alacağı, 10,00 TL izin alacağı olmak üzere toplam 1.050,00 TL alacağın kıdem tazminatı için iş akdinin fesih tarihi ve diğer alacakları için dava tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren, öncelikle fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ve mili bayram ücret alacakları ile yılık ücretli izin alacakları için zaman aşımı itirazları olduğunu, davacının iş akdinin görevini yerine getirmemesi, 100’e yakın şoförü organize ederek işbaşı yapmamaları hususunda telkinde bulunarak işyeri düzenin ve huzurunun bozulmasına neden olması, şirketi zarara uğratması nedeniyle iş sözleşmesinin İş Kanunu 25/2-e,h ve i bentleri uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, yakıt miktarının düşürüldüğü iddiasının doğru olmayıp işçi aleyhine bir durumun söz konusu olmadığını, hak edişlerinden her hangi bir indirim yapılmadığını, bundan sonra da yapılmayacağının belirtilerek davacıdan savunmasını vermesinin istenip davacının savunmasını sunması ve müvekkilince böyle bir uygumla yapılmayacağının tekrar söylenmesine rağmen davacının verilen görevi yerine getirmeyeceğini beyan ettiğini, teknolojik araçlarla sıfır hata verecek şekilde bir aracın harcayabileceği yakıt sarfiyatının tespit edilerek bu ölçü ve gidilecek mesafeye göre harcanabilecek yakıt miktarı şoförlere verilen elektronik kartlara parasal tutarlarının yüklenerek anlaşmalı benzinliklerden istediği an mazotunu temin edebilecek şekilde imkân sunulduğunu, eksik yakıt verilerek verilecek hizmetin sekteye uğratılmasının tabiatına aykırı olduğunu, davacının ücretinin yasal asgari ücret olup banka hesabına yatırıldığını, Karayolları Trafik Yönetmenliği ve Türkiye"nin onayladığı karayolları taşımacılığında çalışma saatleri ve dinlenme sürelerine ilişkin 153 sayılı sözleşmeye göre uzun yol şoförlerinin ve tüm sürücülerin günlük ve haftalık araç kullanma süreleri hüküm altına alınmış olup günlük 9 saatlik azami fiilen araç kullanma zorunluluğu sonucu fazla mesai yapılmasının mümkün olmadığını, buna ilişkin iddianın da gerçeği yansıtmadığını, davacının yılık ücretli izinlerini kullandığını, genel tatil ve mili bayramlarda çalışmadığını, bu nedenlerle haksız ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Bozma ilamından önce tarafların göstermiş oldukları deliller ilgili yerlerden celp edilmiş, taraf tanıkları dinlenmiş, tarafların iddialarının değerlendirilmesi için bilirkişiden rapor alma cihetine gidilmiştir.
Davacı vekili davacının davalıya ait işyerinde yurt içi tır şoförü olarak çalıştığını, yasal asgari ücret yanında kilometre başına prim aldığını, kullandıkları araçların akaryakıtlarında %2 ile %5 arasında indirime gidileceğinin sözlü olarak beyan edildiğini, bu uygulama sonucu kilometre primlerinden mahrum kalacakları gibi ilaveten bordro yasal asgari ücretlerinin de etkileneceğini, bu değişikliğin kabulünün mümkün olmadığını işverene ilettiklerini, işverenin konu ile ilgili savunmalarını talep ettiğini, savunmalarında indirilen mazot miktarları ile fiilen çalışmalarının mümkün olmadığını, eski oranlar üzerinden değişiklik yapılmadan yükleme talimatı verilmesi durumunda verilen talimatları yerine getirebileceklerini beyan etmeleri üzerine kullandığı aracın geri alınarak iş akdinin 23.10.2010 tarihinde haksız ve tazminatsız olarak feshedildiğini, günde asgari 11-12 saat ve bazı durumlarda 17 saate kadar ortalama aylık 2-3 hafta tatili ile genel tatil ve mili bayramlar dahil çalışmasına rağmen karşılıklarının ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı vekili davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının iş akdinin görevini yerine getirmemesi, 100"e yakın şoförü organize ederek işbaşı yapmamaları hususunda telkinde bulunarak işyeri düzen ve huzurunun bozulmasına neden olması, şirketi zarara uğratması nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının kıdem tazminatı isteminin değerlendirilmesinde;
İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dâhilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan İş Kanunlarında düzenlenmiştir.
Yapılan inceleme, celp edilen kayıtlar, taraf açıklamaları, tanık beyanları, denetime elverişli hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporundaki ayrıntılı tespit, değerlendirme ve hesaplamalar neticesinde, davacının, davalı şirkette 10.04.2007-23.10.2010 tarihleri arasında 3 yıl 6 ay 13 gün çalıştığı, davalı işyerinde şoförlere verilen mazot oranlarının düşürüldüğü, mazot oranlarının düşürülmesi neticesinde gidilen mesafeye göre harcanılan yakıtın yetmemeye başladığı ve bu yakıt farkının şoförlere verilen ücretlerden kesilmeye başlandığı, şoförlerin bu duruma itiraz ettiği, normal yol ücretlerinin dışında yapılan bu mazot indirimi ile asgari ücret olan bordro ücretlerinden kesinti yapılması neticesinin doğacağı, bu nedenle şoförlerin bu duruma itiraz ederek kendilerine eski dönemdeki gibi mazot sarfiyatının eski düzendeki şekildeki olduğuna dair iş emri verilmesini talep ettikleri, ancak işveren tarafından iş emri talepleri kabul edilmeyip belirttikleri şartlarda işe devamlarının istendiği, şoförlerin buna devam etmemeleri üzerine kullandıkları araçları geri alıp garajda bekletilip iş akitlerini feshettikleri ve işveren tarafından işten çıkarıldıklarının anlaşıldığı, böylece davalı işveren tarafından şoförlerin iş akitlerin geçerli bir nedene veya haklı bir nedene dayanmaksızın feshedildiği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazandığı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili kök ücretin asgari ücret olduğunu, buna ilave olarak kilometre başına 0,08 kuruş prim ve 12,00 TL yemek bedeli alındığını, ortalama 15.000 Km yol yapıldığını, davalı ise yalnızca asgari ücret ile çalışıldığını iddia etmiş olup, uzak yol tır şoförlerinin yalnızca asgari ücret ile çalışmaları mümkün olmadığından, dinlenen davacı tanık beyanları, emsal ücret araştırması, davacının çalışmış olduğu sektör göz önüne alınarak davacının ücretinin net 1.200,00 TL olduğu, bu ücretin brütünün 1.674,80 TL olduğu, bu ücrete yemek ücretinin ilavesi ile giydirilmiş brüt ücretin 2.010,80 TL olduğu, buna göre yapılan hesaplamada davacının davalıdan talep edebileceği kıdem tazminatı miktarının bilirkişi raporunda belirtildiği gibi net 7.062,49 TL olduğu, ihbar tazminatının ise 3.165,70 TL olduğu kanaatine varılmış ve 7.062,49 TL kıdem tazminatının iş akdinin feshi tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte, 3.165,70 TL ihbar tazminatının 10,00 TL kısmının dava tarihinden itibaren, 3.155,70 TL kısmının ise ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde izin ücreti alacağını talep etmiştir.
4857 Sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Aktın feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu sebeple zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir, işveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
Somut olayda davacı vekili ücretli izinleri kullanmadığını iddia etmiş, olup, davacının çalıştığı süre göz önüne alındığından 42 günlük izin hakkı olduğu, davacının son ay mayına ilişkin bordroda brüt 684,45 TL ödemenin mahsubu sonucunda davacının bakiye ücretli izin alacağının net 1.186,95 TL olduğu ve bu izin ücreti alacağını davacının, davalıdan talep etme hakkı olduğu kanaatine varılmış ve izin alacağı olarak 1.186,95 TL’nin davalıdan tahsiline karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
Fazla mesai, hafta tatili ile milli bayram ve genel tatil mesai ücretine hak kazanıp kazanmadığı ihtilaflıdır.
Fazla çalışma yaptığı, hafta tatilinde, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışma yapıldığının, hafta tatilinde, ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de, anılan çalışmaların olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olay değerlendirildiğinde davacının, şehirlerarası nakliyat işinde tır şoförü olarak çalıştığı sabittir. Davalı vekilince, takograf kayıtları zayi olduğundan bahisle sunulmamıştır. Anılan çalışmaların varlığı bakımından dosyada başkaca değerlendirmeye elverişli yazılı işyeri kaydı da bulunmamaktadır. Davacı tanıklarının ise, davacının işinin niteliği gereği, anılan çalışmalar hakkında görgüye dayalı bilgilerinin bulunması beklenemez. Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliğinin günlük yasal araç kullanma ve dinlenme sürelerine ilişkin sınırlamaları karşısında, dosya kapsamına göre, davacı tarafça anılan çalışmaların varlığı kanıtlanamamıştır. Kaldı ki, işyerinde kilometre başına prim ödenmesi uygulamasının bulunduğu da anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece 13.12.2012 tarih, 2010/290 Esas - 2012/670 Karar sayılı ilam ile davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay ... Hukuk Dairesi"nin 08.04.2014 tarih, 2014/3964 Esas - 2014/7620 Karar sayılı ilam ile bozulmasına karar verildiği, mahkemesince anılan bozma ilamına karşı 31.12.2014 tarih, 2014/305 Esas 2014/521 Karar sayılı ilam ile mahkemenin önceki kararında direnilmesine karar verildiği, direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 12.04.2017 tarih, 2015/7- 2568 Esas 2017/745 Karar sayılı ilamı ile " usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır. " gerekçesi ile bozulduğu, mahkemesince 18.07.2017 tarihli celse de " Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 Tarih, 2015/7-2568 Esas, 2017/745 Karar sayılı bozla ilamı ile Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 08.04.2014 Tarih, 2014/3964 Esas, 2014/7620 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına." karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece uyulmasına karar verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında; direnme kararının usulüne uygun olmadığı gerekçesi ile bozmuştur. Daha önce Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nin bozma kararına direnildiğine göre Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun kararına uyulması sonrasında davacı yararına usuli kazanılmış hak olan direnme kararı uyarınca usulüne uygun direnme kararı verilmesi gerekir. Mahkemece Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 08.04.2014 Tarih, 2014/3964 Esas, 2014/7620 Karar sayılı bozma ilamı gereğince yargılama yapılarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.