22. Hukuk Dairesi 2017/9450 E. , 2018/145 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 26.10.2009- 02.10.2014 tarihleri arasında kalite kontrol elemanı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı ve geçerli bir neden olmaksızın işveren tarafından feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanunun İş Kanunun 25/ll-e bendi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Davalının savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda davalı vekili, cevap dilekçesinde CD kayıtlarına ve tanık deliline dayanarak tanıkların isim ve adreslerini bildirmiş olup, mahkemece dosyadaki mevcut delil durumuna, tarafların iddia ve savunmalarına göre tanıkların dinlenilmesinin ve CD çözümlenmesinin yapılmasının esasa etkili olmayacağı gerekçesiyle davalı vekilinin tanıklarının dinlenilmesi ve dosyaya sunulan CD"nin çözümlenmesinin yapılmasına ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Savunma hakkı Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alındığı gibi, karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesi hükmüne göre de, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, başka bir anlatımla, davalıya savunma hakkını kullanma olanağı verilmeden hüküm kurulamaz.
Yukarıdaki yazılı kanun maddeleri ile açıklamalardan anlaşılacağı üzere mahkemenin hukuki dinlenilme hakkını yerine getirdiği, adil bir yargılama yaparak sonuca ulaştığı söylenemez. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın, "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36/1. maddesinde, "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 27 ye göre davanın taraflar kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu, bu hakkın; açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini de içermektedir. Ayrıca ispatın taraflar bakımından yalnızca bir yük olmasının ötesinde aynı zamanda bir hak olduğu unutulmamalıdır.
Hal böyle olunca hakkın ispatının usul kurallarına kaldığı gözetilerek, medeni yargılamanın amacının maddi hukuktan kaynaklanan sübjektif hakların korunması olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin tam olarak uygulanmasında titizlik gösterilmesi gerekmektedir.
Açıklanan hususlar yerine getirilmeksizin, davalının tanık olarak bildirdiği isimler davet edilip davaya ilişkin beyanları saptanmadan ve dosyaya sunulan CD kayıtlarının çözümlenmesi yapılmadan davalının savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde uygulama yapılması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelemesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.