8. Hukuk Dairesi 2014/8365 E. , 2015/8910 K.
"İçtihat Metni"İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Takip borçlusu İcra Mahkemesi"ne başvurusunda; evinin haline müsait olduğunu ve çiftçilik yaptığını, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazilerinin haczedilemeyeceğini belirterek, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece şikayetin kabulüne, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İİK"nun 82/1-12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Mahkemece, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. Takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesidir. İcra mahkemesi ve icra dairesi, takip aşamasında alacaklı ve borçlunun karşılıklı olarak menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür.
Ayrıca İİK"nun 82/1. maddesinin 4. bendi uyarınca; “Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi” haczedilemez. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmadığı gibi örneğin çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz. Şikayetinin çiftçi olması halinde borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı, haczedilen, haczedilmeyen tüm taşınmazları keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır. Burada sözü edilen aile tabirinden ise, borçlunun kanunen geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimseler, borçlu ile birlikte oturmamasına karşılık borçlunun kendilerine nafaka yükümlülüğü bulunan kişiler anlaşılmalıdır.
Somut olayda, 1119 nolu parsel üzerinde meskeniyet itirazında bulunulduğu halde 1120 nolu parseldeki evin bedeli belirlenip, meskeniyet şikayetinin buna göre değerlendirildiği görülmektedir.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle meskeniyet iddia edilen 1119 nolu parselde bulunan evin yukarıda belirtilen kurallara uygun (bakmakla yükümlü olduğu kişiler, oturabileceği en mütevazi ev vs yönünden) değerlendirilme yapılarak meskeniyet iddiası hakkında bir sonuca varılması, borçlunun geçimi için kulllandığı arazilerin yine belirtilen kurallar doğrultusunda değerlendirilerek geçimi için zorunlu miktarı aşan kısım olup olmadığının tespit edilmesi ve meskeniyet iddiasında bulunulmayan 1120 nolu parselin tarım arazisi olarak kullanılmaması halinde birden fazla taşınmaz yönünden meskeniyet iddiasında bulunulamayacağından şikayetin reddi gerekeceği düşünülerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK b. 297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.