Esas No: 2018/3474
Karar No: 2020/714
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/3474 Esas 2020/714 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/06/2017 tarih ve 2014/443 E- 2017/419 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince verilen 04/04/2018 tarih ve 2017/896 E- 2018/270 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 21/01/2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacılardan asil ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili, müvekkili ... ile davalı ...’nın ...ni kurduklarının, şirket ortaklarınca 27.12.2010 tarihinde yapılan genel kurulda şirketin kuruluş sermayesinin 100.000,00 TL iken 1.500.000 TL"ye çıkarılmasına karar verilerek 1.032.415,28 TL"lik kısmının ortakların şirketten alacağından karşılandığını, 367.584,72 TL"lik kısmının ise ortaklarca nakit taahhüt edildiğini, 2011 yılının ikinci ayında şirket ortaklarından ..."nın koymuş olduğu sermaye bedelini talep ederek yazılı bir protokol yapılarak alacağı bedele karşılık müvekkilinin teminat vermesini istediğini, müvekkilinin de davalı ...’ya duyduğu güven sonucu 4 adet senedi kendisi ve müvekkili şirket adına imzalayarak teminat olarak verdiğini, işbu senetler üzerine ilgili protokolün teminatı olduğu yazılması gerekirken yazılmamasının sebebinin müvekkilinin davalıya duyduğu güven ve akrabalık ilişkisi olduğunu, müvekkili Şenol ile davalı ...’in protokol imzaladıklarını,...ve davalı ..."nin de protokolü şahit olarak imzaladıklarını, bu protokolde davalı ...’in şirketten alacağına karşılık protokolde yazılı senetlerin davalıya verildiğinin yazıldığını
ancak müvekkilinin şirket ortağı Salih’in şirketten alacağının bulunmadığını beyan etmesi üzerine yeni bir protokol yapıldığını, 03.02.2011 tarihinde yapılan bu yeni protokolde belirtilen senetlerin davalı ...’in, davacı şirket hisselerinin tamamının devri nedeniyle davalı ...’e teslim edildiği yazılarak davalıya verildiğini, bu protokolde senetlerin ne amaçla verildiğinin açıkça belirtildiğini, protokolde ayrıca davacının 03.03.2011 tarihine kadar davalı ...’in eşi Sonay adına kayıtlı Bahçelievler"deki dairesi üzerindeki Finansbank A.Ş. lehine şirket borcu için verilmiş bulunan ipoteği kaldırmayı taahhüt ettiğini, taraflar arasında yapılan protokolden sonra davalının taahhüdü gereği şirket ortaklık hisselerini makul bir süre içinde devretmesi gerekirken herhangi bir girişimde bulunmadığını, aksine hisselerini devretmekten kaçındığını, davalının 3 adet senetle ilgili ihtiyati haciz kararı aldığını, sonrasında esas takibe geçtiğini, taraflar arasında yapılan protokolden 10 ay sonra davalı ...’in müvekkili şirket yetkilisine şirketteki hisselerini devredeceğini söylediğini ve müvekkili Şenol’un eşi ..." nun şirket ortağı olarak seçildiğini, davalının şirket hisselerinin bedelinin nakden ve tamamen kendisine ödenmesi sonucu devrettiğini, bu sırada davalının dava konusu üç adet senet ile diğer dördüncü 30/12/2011 vade tarihli senedi davalı ..." ye ciro ettiğini, davalının yapmış olduğu hukuka aykırı eylem neticesinde müvekkili şirketin büyük zarara uğradığını, hisse devrini gerçekleştirmeden davalının teminat senedini ciro etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2011/23686 Esas sayılı icra takibinin durdurulmasına ve müvekkilinin takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalılar tarafından kötü niyetli şekilde tahsil edilen 171.250,00 TL’nin ödeme tarihi olan 09/07/2012 tarihinden itibaren ticari faiziyle davalılardan tahsiline, haksız ve kötü niyetli olarak takip yapıldığından %20" den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı ... vekili, davacı tarafından müvekkilinin Şensal Makine Tekstil Ltd. Şti"den alacağı ile şirket hisselerinin devri için alacağına karşılık verilen senetlerin ödenmediğini, müvekkilinin mağdur edildiğini, davacının ve eşinin müvekkilinin akrabası olduğunu, davacı şirket ortaklığından önce müvekkilinden yüklü miktarda borç para aldığını, akabinde davacının ısrarı üzerine müvekkili ile davacının biraraya gelerek şirketi kurduklarını, müvekkili ile davacı ..."nun davacı şirket ortakları olduğunu, davacı ..."nun müvekkilinin davacı şirkette bulunan %50 hissesini satın almak istediğini, tarafların müvekkilinin şirketten alacak ve hisse bedellerinin devrinin 530.000,00 USD olduğu konusunda anlaştıklarını, hatta ödemenin ne şekilde yapılacağının da kararlaştırılarak senetler düzenlendiğini, yapılmış olan protokolde müvekkilinin eşi adına kayıtlı Bahçelievler"de bulunan daire üzerindeki şirket borcu için verilmiş ipoteğin davacı tarafından 03.03.2011 tarihine kadar kaldırılacağının taahhüt edildiğini, senetler vadesinde ödenmediği ve ipoteğin kaldırılması taahhüdü yerine getirilmediği takdirde tüm senetlerin muaccel hale geleceğinin kararlaştırıldığını, davacı ..." nun anlaşmada kararlaştırılan edimlerini yerine getirmediğini, ipoteğin kaldırılmadığı gibi senetlerin de ödenmediğini, mali durumu bozuk olan müvekkilinin davacıdan aldığı senetleri borçlu olduğu diğer davalı ..." ye ciro ederek verdiğini, ... tarafından da tahsil edilemeyince İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2011/23686 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine de icra takibine geçildiğini, müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğu halde ayrıldıktan sonra kefillik nedeniyle şirketin ayrıca bankaya olan borçlarını ödemek zorunda kaldığını, teminat olduğu iddia edilen senetlerin davalının şirketten alacağı ve şirket hissesi karşılığı olarak düzenlenerek verildiğini, hisse devri yapılan davacının eşi ... tarafından 750.000,00 TL ödeme yapıldığı iddiasının gerçek olmadığını, ... tarafından müvekkiline hiçbir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin davalı şirketin kuruluşu, sermaye artışı ve ticari işleri sebebi ile mali olarak zor durumda kaldığı dönemde ..." den borç para aldığını, almış olduğu borçları ödemek için bu senetleri ciro ederek ..."ye verdiğini, davacı şirketten alacağını ve hisse bedelini alamayan müvekkilinin şirketteki hisselerini devrettikten sonra kefaleti nedeniyle şirketin Finansbank A.Ş."ye olan 413.403,81 TL borcunu ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, davanın reddine, davacı aleyhine %20"den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı ... vekili, davanın süresinde açılmadığını, davaya konu takiple ilgili senetlerin müvekkiline ciro yoluyla geldiğini, senetlerin takibe konulmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, borçlu tarafından bu işlemlere ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığını, borçlunun haciz tutanaklarına imzalar attığını, yapılan kıymet takdirine dahi itiraz etmediğini, borçlunun bu süreçte itiraz etmediği gibi haciz esnasında ihtiyati haciz için yatırılan teminatın iadesine dahi muvafakat ettiğini, bütün bu hususların davacının söz konusu senetlerden dolayı borçlu olduğunun delili olduğunu, davacının bu süreç boyunca borçlu olmadığı iddiası ile sadece bir kez icra muamelesini şikayet yolu ile dava yoluna gittiğini, söz konusu şikayet davasının İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/137 Esas sayılı dosyasından davacı aleyhine reddedildiğini, müvekkilinin davacı ile diğer davalı ... arasında olan ortaklık ve iş ilişkisinin dışında olduğunu, diğer davalı ..."ya söz konusu dönemde borç verdiğini, davaya konu senetleri de borcuna mukabil almış olduğunu, icrada yapılan işlemlerin hepsinin usulüne uygun olduğunu savunarak, davanın reddini, % 20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili, asıl davadaki iddialarını tekrarla, İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2012/6149 E. sayılı takip dosyası ve senetten dolayı müvekkillerinin davalılara borçlu olmadıklarının tespitine, davalı tarafından hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak tahsil edilen 185.500,00 TL"nin 20/07/2012 tarihinden itibaren ticari faiziyle davalılardan alınarak davacılara verilmesine, %20" den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı ... vekili, asıl davadaki savunmalarını tekrarla, davanın reddine, % 20"den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı ... vekili, asıl davadaki savunmalarını tekrarla, davanın reddine, % 20"den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, gerek asıl gerekse birleşen davaya konu senetlerin davalı ..."nın davacı şirketteki hisselerinin devri karşılığında devir bedelinin ödenmesi amacıyla verildiği, bu konuda yapılan protokol ve bila tarihli yazının davacılar ile davalı ..."nın kabulünde olduğu, davacıların senetlerin teminat senedi olarak verildiği ve bedelsiz kaldığına yönelik iddialarını yazılı delilerle kanıtlayamadıkları, bu yönde teklif edilen yeminin davalı ... tarafından kabul edilerek usulüne uygun şekilde eda edildiği, davacıların öncelikli ispat yükünü sağlayamadıklarından senetlerin hamili konumunda olan ..." nin kötü niyetli olup olmadığının sonuca etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine, yasal koşulların oluşmaması nedeniyle davalıların tazminat istemlerinin de reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 03/02/2011 tarihli protokole ve bu protokolden sonra düzenlenen yazı ve içeriğine göre, asıl ve birleşen davaya konu olan senetlerin davalı ..."nın davacı şirketteki hisselerinin devri karşılığında verildiğinin sabit olduğu, davacıların senetlerin teminat senedi olduğunu iddia ettikleri, davacıların bu iddialarını yazılı delille ispatlamaları gerektiği, senetler hakkında taraflar arasında düzenlenen ve inkar edilmeyen 03/02/2011 tarihli protokolde ve tarihsiz yazıda senetlerin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir hüküm yer almadığı, davacıların teminat senedi iddialarını yazılı delille ispat edemedikleri, davalı ..."nın hisselerinin devrine ilişkin 26/10/2011 tarihli noter senedinde 750.000,00 TL devir bedelinin nakden ve tamamen ... tarafından alındığı yazılı ise de, kural olarak noter senetleri sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil teşkil ettiği ancak, dava konusu olayda noter senedi dışında hisse devrine ilişkin taraflar arasında adi yazılı 03/02/2011 tarihli protokol ve bila tarihli protokol yapıldığı, bu protokol ile hisse devir bedelinin 530.000,00 USD olarak kararlaştırıldığı, bu durumda protokolün noter senedinden farklı miktarlar içermesi halinde adi belgeye itibar edilmesi gerektiği, taraflar arasında düzenlenen adi belgedeki bedel ve bonoların vade tarihleri ile noter senedindeki bedelin farklı olması ve hisse devir tarihi itibariyle limited şirketin en az iki ortaklı olması zorunluluğu karşısında hisselerin devredildiği davacı ..."nun eşi ... tarafından noterde gerçek anlamda bir ödeme yapılmadığı sonucunun ortaya çıktığı, bu kapsamda dava konusu bonoların bedelsiz olmadıkları gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun asıl ve birleşen dava yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 37,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacılardan alınmasına, 23/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.