Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/18871
Karar No: 2018/8750
Karar Tarihi: 05.04.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/18871 Esas 2018/8750 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/18871 E.  ,  2018/8750 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, 10179 ada 108 parsel sayılı taşınmazın tevhidi sırasında tevhide konu (eski 1269,1270,1272,1458,1459,1464,1465,1466,1469,1470,1472,1473) parsellerden 1472 parsel sayılı taşınmazın 2/7 payı ... oğlu ..., aynı parselin 5/7 payı ve diğer parsellerin tamamı ... oğlu ... adlarına kayıtlı iken 30.03.2007 tarihli tevhit işlemi sırasında tamamının ... adına tescil edildiğini, yanlışlığın ...’ün başvurusu üzerine fark edilip ...’nun mirasçılarına düzeltmeye davet yazısı gönderilmesine rağmen başvuruda bulunmadıklarını ileri sürerek ve Hazine sorumluluğunun doğmaması için 10179 ada 108 parsel sayılı taşınmazın tevhidi sırasında bu işleme dahil edilen 1472 parsel sayılı taşınmazın 2/7 payının ... oğlu ..., aynı parselin 5/7 payının ve diğer parsellerin tamamının ... oğlu ... adlarına tescilini istemiştir.
    Davalı ... ve ... vekili; davalıların mirasbırakanı ...’in birbirine bitişik olan parselleri birleştirmek için tapu müdürlüğüne başvurduğunu,tapuya güven ilkesi gereği araştırma yapmadığını, davalılara ait taşınmaza tapu müdürlüğünün hatası nedeniyle üçüncü bir kişinin paydaş olmasının kabul edilemeyeceğini, ...’ün 2/7 payına isabet eden 1685 m2 miktarındaki yerin tel örgü dışında bırakıldığını ve bu yerin ... tarafından kullanıldığını, tevhitle oluşan 10179 ada 108 parsel sayılı taşınmazda ...’e 2/7 pay verilir ise 1685 m2 yerine 24.240 m2 yerin maliki olacağını, tevhit işleminin iptal edilerek ...’e 1472 parsel sayılı taşınmazda 2/7 pay verilmesine olumlu yanıt verebileceklerini, bunun dışındaki taleplerin kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, tevhit işlemi yapıldığında 11 yaşında olduğunu, 1472 parsel sayılı taşınmazın diğer paydaşı ...’ün muvafakati alınmadan yapılan tevhit işleminin iptali için idari yargıda dava açılabileceğini, davacı idarenin başkası yararına dava açamayacağını, mahkemenin görevsiz olduğunu,1472 parsel sayılı taşınmazın diğer paydaşının payı ile birleştirilmiş bir büyük parsel üzerinde paydaş olmak istemediğini, zaten taşınmazı kullanmasına izin verilmediğini belirterek davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
    Mahkemece; mülkiyet aktarımını doğrucak nitelikteki davanın ancak hakları ihlal edilenler tarafından açılabileceği gerekçesiyle davanın aktif dava ehliyetinin yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 10179 ada 108 parsel sayılı taşınmazın 1269, 1270, 1272, 1458, 1459, 1464, 1466, 1469, 1470, 1473 ve 1472 sayılı parsellerin birleştirilmesi sonucu oluştuğu 1472 sayılı parsel dışındakilerin tamamının davalıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı olduğu, 1472 parsel sayılı 5900 m2 miktarlı tarla vasıflı taşınmazın ise 2/7 payının dava dışı ..., 5/7 payının da ... adına kayıtlı olmasına rağmen 10179 ada 108 parsel sayılı 84.257,71 m2 miktarlı tarla, meşelik ve çamlık vasıflı taşınmazın tamamının ... adına tescil edildiği, taşınmazın beyanlar hanesine “30.03.2007 tarih 7310 yevmiye numarası ile yapılan tevhit işleminde geldi parsellerinden olan 1472 parselde 2/7 hissedar ... hissesi sehven tevhide iştirak edilmemiş olup hak kaybı mevcuttur” şerhinin düşüldüğü, yanlışlığın düzeltilmesi için idarece davalılara gönderilen bildirimden sonuç alınamadığı, davalıların mirasbırakanı ...’nun 30/03/2014 tarihinde ölümü nedeniyle mirasçılarına yöneltilmek suretiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar, tapu iptal ve tescil isteme hakkı kayıt maliki veya onun mirasçılarına ait ise de, Hazinenin Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olduğu, eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu da kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere, Tapu Sicili Tüzüğünün 85. maddesinde belgelere aykırı tescil ve yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurlarının alınması gerektiğine değinildikten sonra belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesine ilgililerden birisinin yazılı olurunun bulunmaması halinde Tapu Sicili Müdürünün Defterdarlık veya Mal Müdürlüğünden düzeltmek için dava açılmasını isteyebileceği, Hazine avukatı bulunmayan yerlerde bu düzeltmeler için re"sen dava açılabileceği; 86. maddesinde de yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyecek nitelikte ise bu hak sahiplerinin de yazılı olurlarının aranacağı hükme bağlanmıştır. Belgelere aykırılık nedeniyle oluşturulacak sicil dışında örneğin sahtecilik gibi yolsuz nitelik taşıyan sicillerden dolayı Hazinece Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde öngörülen sorumluluk nedeniyle açılan iptal davalarında Hazine yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğu Yargıtay"ın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
    Böyle bir durumda; Hazinenin (Tapu Sicili Müdürlüğünün) dava açması mümkün olduğu gibi üzerindeki kayıt yolsuz şekilde iptal edilen asıl maliklerin de doğrudan dava açmak suretiyle tapu kaydının düzeltilmesini istemelerine de yasal bir engel yoktur.
    Somut olayda, Tapu Müdürlüğü tarafından dava açılmış, tevhid işlemine dahil edilen 1472 parsel sayılı taşınmazda paydaş olup da tevhit işlemi sonucu oluşan parselde paydaş görünmeyen ve yapılan işlemden hakkı etkilenen ...’e davada yer verilmemiştir.
    O halde, davanın 1472 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olan ...’e ihbar edilmesi, dava açması halinde eldeki dava ile birleştirilmesi ve yürütülmesi zorunludur.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan hususların yerine getirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi