Esas No: 2020/839
Karar No: 2020/7339
Karar Tarihi: 18.06.2020
a ilişkin olarak; - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/839 Esas 2020/7339 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine dair, Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 30/03/2010 tarihli ve 2010/15 esas, 2010/260 sayılı kararının 08/06/2010 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın 29/05/2011 tarihinde işlediği kasten yaralama suçundan mahkumiyetine ilişkin Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 12/03/2013 tarihli ve 2012/342 esas, 2013/135 sayılı kararı nedeniyle, deneme süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğine dair yapılan ihbar üzerine, 5271 sayılı Kanun"un 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanması ile adı geçen sanığın, 5237 sayılı Kanun"un 106/2-a maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22/03/2019 tarihli ve 2018/339 esas, 2019/277 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 31/12/2019 gün ve 94660652-105-20-18678-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/01/2020 gün ve 2020/2552 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 03/02/2014 tarihli ve 2013/23474 esas, 2014/2417 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve zamanaşımının denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı kabul edilerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı suçu 08/02/2006 tarihinde işlediği, 26/09/2006 günü mahkemesince savunmasının alındığı, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın da 30/03/2010 tarihinde verilip 08/06/2010 tarihinde kesinleştiği, sanığın 29/05/2011 tarihinde yeniden suç işlediği, zamanaşımını kesen sanığın savunmasının alındığı 26/09/2006 günü işlemeye başlayan sürenin 5271 sayılı Kanun"un 231/8-son cümlesi gereğince 08/06/2010 ilâ 29/05/2011 tarihleri arasında durduğu, deneme süresinde işlenen suç tarihi olan 29/05/2011 tarihinden itibaren zamanaşımının yeniden işlediği anlaşılmakla; 08/02/2006 tarihinden itibaren durma süresi de gözetildiğinde 22/03/2019 tarihine kadar 5237 sayılı Kanun"un 66/1-e maddesi gereğince 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresinin dolduğu nazara alınmadan davanın düşürülmesi yerine yargılamaya devamla sanığın mahkûmiyetine dair yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine dair, Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 30/03/2010 tarihli ve 2010/15 esas, 2010/260 sayılı kararının 08/06/2010 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın 29/05/2011 tarihinde işlediği kasten yaralama suçundan mahkumiyetine ilişkin Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 12/03/2013 tarihli ve 2012/342 esas, 2013/135 sayılı kararı nedeniyle, deneme süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğine dair yapılan ihbar üzerine, 5271 sayılı Kanun"un 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanması ile adı geçen sanığın, 5237 sayılı Kanun"un 106/2-a maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22/03/2019 tarihli ve 2018/339 esas, 2019/277 sayılı kararının, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 03/02/2014 tarihli ve 2013/23474 esas, 2014/2417 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve zamanaşımının denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı kabul edilerek yapılan incelemede, sanığın üzerine atılı suçu 08/02/2006 tarihinde işlediği, 26/09/2006 günü mahkemesince savunmasının alındığı, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın da 30/03/2010 tarihinde verilip 08/06/2010 tarihinde kesinleştiği, sanığın 29/05/2011 tarihinde yeniden suç işlediği, zamanaşımını kesen sanığın savunmasının alındığı 26/09/2006 günü işlemeye başlayan sürenin 5271 sayılı Kanun"un 231/8-son cümlesi gereğince 08/06/2010 ilâ 29/05/2011 tarihleri arasında durduğu, deneme süresinde işlenen suç tarihi olan 29/05/2011 tarihinden itibaren zamanaşımının yeniden işlediği anlaşılmakla; 08/02/2006 tarihinden itibaren durma süresi de gözetildiğinde 22/03/2019 tarihine kadar 5237 sayılı Kanun"un 66/1-e maddesi gereğince 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresinin dolduğu nazara alınmadan davanın düşürülmesi yerine yargılamaya devamla sanığın mahkûmiyetine dair yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık ..."e yükletilen silahla tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
e-Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçmesine rağmen, kamu davasının açılmaması veya açılan davanın sonuçlanmaması yahut da kurulan hükmün kesinleşmemesi halinde izlenen suç siyaseti gereğince artık devletin o suçtan dolayı cezalandırma yetkisinden vazgeçmesinin ifadesi olarak dava zamanaşımı kabul edilmiştir. Dava zamanaşımı kanun aksini kabul etmediği müddetçe bütün suçlar bakımından geçerli olup soruşturma ve kovuşturma makamlarınca resen gözetilip uygulanacaktır. Şüpheli veya sanığın dava zamanaşımından vazgeçmesi mümkün değildir.
Dava zamanaşımı kural olarak tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs hâlinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlayacaktır. Suçun işlendiği gün zamanaşımı süresinin birinci günüdür. Zira suçun işlendiği gün dahi kamu davasının açılması mümkündür. Bu nedenle dava zamanaşımının da dava açmak hakkı mevcut olduğu andan itibaren başlaması tabiidir. Kanun koyucu bazı hallerde dava zamanaşımının süresinin başlangıcını özel olarak belirlemek gereğini hissetmiştir. Örneğin, iftira suçunda mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu, evlenme yasaklarına aykırılık suçlarında ise evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren dava zamanaşımının işlemeye başlayacağı kabul edilmiştir. (TCK m. 267/8 ve 230/4)
Dava zamanaşımı suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurularak kanunda öngörülen soyut cezaya ve şüpheli veya sanığın yaşına göre belirlenen sürenin son gününün hitamı ile gerçekleşecektir. Zamanaşımı süresinin son günü zamanaşımı süresine dâhildir.
Dava zamanaşımı süresinin kesintisiz bir şekilde işleyip tamamlanması mümkün ise de sürenin işlemesi sırasında bir takım engellerle karşılaşılması da söz konusu olabilir. Bu engeller zamanaşımının durması ve kesilmesi halleridir.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve zamanaşımı açısından sanık hakkında uygulanması gereken 5237 sayılı TCK"nın 66. maddesi;
"(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a)Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b)Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c)Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d)Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e)Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer.
(2)Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3)Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4)Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
(5)(Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./8.mad) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
(6)Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs hâlinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
(7)Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz." şeklinde,
Anılan Kanun"un 67. maddesi;
"(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hâllerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a)Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
alinde, dava zamanaşımı kesilir.
(3)Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
(4)Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar." biçiminde düzenlenmiştir.
Görüleceği gibi 5237 sayılı TCK"da bütün suçlar bakımından kesme nedenleri ortak olarak düzenlenmiştir. Anılan Kanun"un 67/2. maddesinde, suçla ilgili olarak şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, iddianame düzenlenmesi, sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi halinde dava zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir.
Dava zamanaşımının durması ise, Kanunda açıkça sayılan bazı hallerde soruşturma veya kamu davasının yürütülememesinden dolayı, bu halin ortaya çıkmasından, kalkması anına kadar geçen sürede zamanaşımının işlememesini ifade etmektedir. Zamanaşımını durduran nedenlerin varlığı halinde, zamanaşımı süresi en son kesen işlemden itibaren, durdurucu nedenin ortaya çıktığı ana kadar işleyecek, bu engelin kalkmasıyla duran zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır. Zamanaşımı süresinin hesaplanmasında ise önceden işleyen süre ile sonradan işleyen süreler birbirine eklenmek suretiyle zamanaşımı süresi belirlenecektir.
Anayasının 38. maddesinde dava zamanaşımının kanunilik ilkesi kapsamında olduğu benimsenmiş olup dava zamanaşımını durduran veya kesen nedenlerin kanunda açıkça gösterilmesi gerekir, bu nedenlerin yorum veya kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07/03/2017 tarihli ve 2015/8-268 esas ve 2017/124 sayılı, 17/01/2017 tarihli ve 2015/15-536 esas ve 2017/14 sayılı, 01/03/2016 tarihli ve 2015/3-599 esas ve 2016/99 sayılı kararlarında ayrıntıları açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde yeni suç işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır.
İncelenen dosyada;
Sanık ..."in 08.02.2006 tarihinde işlediği iddia olunan silahla tehdit ve hakaret suçları nedeniyle hakkında 21/04/2006 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, iddianame tanzimiyle dava zamanaşımının ilk kez kesildiği, Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2006/158 esas sırasına kayden yapılan yargılama sırasında sanığın 26/09/2006 tarihinde savunmasının alındığı, bu tarihte dava zamanaşımının yeniden kesilmiş olduğu, yargılama sonucunda anılan Mahkeme"nin 06/03/2007 tarihli ve 2006/158 esas, 2007/128 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-a, 125/1-4. maddeleri gereğince sırasıyla 2 yıl hapis, 2100 Tl adli para cezaları ile cezalandırılmasına hükmedildiği, bu tarihte dava zamanaşımının tekrardan kesilmiş olduğu, kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 07.12.2009 tarihli, 2009/26064 esas, 2009/19886 sayılı ilamı ile hükümlerin bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda, Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 30/03/2010 tarihli ve 2010/15 esas, 2010/260 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-a, 125/1-4. maddeleri gereğince sırasıyla 2 yıl, 3 ay 15 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 08/06/2010 tarihinde kesinleşmesinden sonra, 29/05/2011 tarihinde sanık tarafından yeni kasıtlı suç işlendiği ve bu suça ilişkin Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 12/03/2013 tarihli ve 2012/342 esas, 2013/135 sayılı kararı ile kurulan mahkûmiyet hükmünün 13/06/2013 tarihinde kesinleştiği, yapılan ihbar sonucunda ise anılan Mahkeme"nin 03/12/2013 tarihli ve 2010/15 esas, 2010/260 sayılı ek kararıyla, önceki hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/2-a, 125/1-4 maddeleri gereğince sırasıyla 2 yıl hapis, 2100 Tl adli para cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu tarihte dava zamanaşımının yeniden kesilmiş olduğu, kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19.02.2018 tarihli, 2015/20633 esas, 2018/3070 sayılı ilamı ile hakaret suçuna yönelik temyiz isteminin miktar yönünden reddedildiği, tehdit suçundan kurulan hükmün ise bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda, Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22/03/2019 tarihli ve 2018/339 esas, 2019/277 sayılı ilamıyla sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-a, 125/1-4. maddeleri gereğince sırasıyla 2 yıl, 3 ay 15 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına hükmedildiği, anılan kararın kanun yoluna müracaat edilmeksizin kesinleştiği, daha önce hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz başvurusu miktar yönünden reddedilmesine karşın, anılan suç kapsamında yeniden karar verilmiş ise de, bu kararın hukuki değerden yoksun olduğu, sanığın adli sicil kaydından yapılan incelemede, hakaret suçundan kurulan hükmün 2100 Tl adli para cezası olarak infaz edildiği, kesin nitelikteki bu hükmün verildiği tarih itibariyle dava zamanaşımının gerçekleşmemiş olduğu, silahla tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmü açısından ise dava zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle kanun yararına bozma yoluna müracaat edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık ..."in üzerine atılı silahla tehdit suçu için 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e maddesinde öngörülen olağan dava zamanaşımının 8 yıl olduğu, suç tarihinde işlemeye başlayan bu sürenin iddianame tanzimi, sanığın savunması, 06.03.2007 ve 03.12.2013 tarihli mahkumiyet kararları ile birden fazla kez kesilerek yeniden işlemeye başladığı, Mahkemece verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 08.06.2010 tarihinde kesinleşmesiyle anılan sürenin durduğu, denetim süresinde 29.05.2011 tarihinde işlenen kasıtlı suçla birlikte bu sürenin kaldığı yerden işlemeye devam ettiği, dolayısıyla 8 yıllık olağan dava zamanaşımı son hüküm tarihine kadar dolmasa da, suçun oluştuğu tarihe göre sanık hakkında, 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e ve 67/son maddelerinde öngörülen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımına, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden, deneme süresinde işlenen suç tarihine kadar geçen durma süresi de eklendikten sonra, son hüküm tarihi olan 22.03.2019 tarihinden önce, 28.01.2019 tarihinde olağanüstü dava zamanaşımının gerçekleştiği gözetilmeden, sanığın silahla tehdit suçundan cezalandırılmasına dair, Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22/03/2019 tarihli ve 2018/339 esas, 2019/277 sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, sanık hakkında silahla tehdit suçundan kurulan, Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22/03/2019 tarihli ve 2018/339 esas, 2019/277 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Karardaki hukuka aykırılık sanığın cezasının kaldırılmasını gerektirmekle, aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrası uyarınca;
Sanığın silahla tehdit suçundan mahkumiyetine dair hüküm fıkrasının,
"Suçun oluştuğu tarihe göre, 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e ve 67/son maddelerinde öngörülen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımına, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden, deneme süresinde işlenen suç tarihine kadar geçen durma süresi de eklendikten sonra, 28.01.2019 tarihinde olağan dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından, 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi uyarınca KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE", şeklinde DÜZELTİLMESİNE,
3)Karardaki diğer hükümlerin olduğu gibi bırakılmasına, 18/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.