Esas No: 2020/589
Karar No: 2020/7337
Karar Tarihi: 18.06.2020
a ilişkin olarak; - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/589 Esas 2020/7337 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 10/09/2019 tarihli ve 2018/94 esas, 2019/414 sayılı kararına karşı yapılan itirazın süre yönünden reddine ilişkin, mercii Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 28/10/2019 tarihli ve 2019/1013 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 31/12/2019 gün ve 94660652-105-34-20424-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/01/2020 gün ve 2020/1427 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde yer alan; "Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir. Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” şeklindeki hüküm dikkate alındığında, elektronik yolla sanık müdafiine 30/09/2019 tarihinde yapılan tebligatın 5 gün sonra 05/10/2019 tarihinde tebliğ edilmiş sayılacağı, anılan karara karşı 7 günlük itiraz süresinin ise 12/10/2019 Cumartesi günü sona erdiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 39/4. maddesine göre, son günün tatile rastlaması hâlinde, sürenin tatilin ertesi günü biteceğinin belirtilmesi karşısında, Uyap sisteminden 13/10/2019 tarihinde itiraz dilekçesi gönderen sanık müdafiinin itirazının süresinde olduğu gözetilmeden, itirazın esastan incelenmesi yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 10/09/2019 tarihli ve 2018/94 esas, 2019/414 sayılı kararına karşı yapılan itirazın süre yönünden reddine ilişkin, mercii Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 28/10/2019 tarihli ve 2019/1013 değişik iş sayılı kararının, 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde yer alan; "Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir. Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” şeklindeki hüküm dikkate alındığında, elektronik yolla sanık müdafiine 30/09/2019 tarihinde yapılan tebligatın 5 gün sonra 05/10/2019 tarihinde tebliğ edilmiş sayılacağı, anılan karara karşı 7 günlük itiraz süresinin ise 12/10/2019 Cumartesi günü sona erdiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 39/4. maddesine göre, son günün tatile rastlaması hâlinde, sürenin tatilin ertesi günü biteceğinin belirtilmesi karşısında, Uyap sisteminden 13/10/2019 tarihinde itiraz dilekçesi gönderen sanık müdafiinin itirazının süresinde olduğu gözetilmeden, itirazın esastan incelenmesi yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 10/09/2019 tarihli ve 2018/94 esas, 2019/414 sayılı kararına karşı sanık müdafii tarafından yapılan itirazın süre yönünden reddine ilişkin, mercii Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 28/10/2019 tarihli ve 2019/1013 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
e-Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması, şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, CMK’nın 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür. Anılan Kanun"un 268. maddesi, "Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci Maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü Madde hükmü saklıdır." hükmünü amirdir
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında, 18.05.2017 tarihli eylemi nedeniyle tehdit suçunu işlediğinden bahisle, TCK"nın 106/1. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında cezalandırılması talebiyle Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca 06/02/2018 tarihli iddianameyle kamu davası açıldığı, yargılama neticesinde Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 10/09/2019 tarihli ve 2018/94 esas, 2019/414 sayılı kararıyla sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın sanık müdafiinin yüzüne karşı okunduğu, sanık müdafii tarafından verilen ve aynı gün hakim tarafından havalesi de yapılan 13.09.2019 tarihli süre tutum dilekçesiyle, anılan karara açıkça itiraz edilerek gerekçeli kararın tebliğinin talep edildiği, gerekçeli kararın adı geçen sanık müdafiine, 30.09.2019 tarihinde elektronik yolla tebliğ edildiği, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesine göre kararın 05.10.2019 tarihinde tebliğ edilmiş sayılacağı, gerekçeli itiraz dilekçesinin de UYAP kayıtlarına göre 13.10.2019 tarihinde Mahkemeye gönderildiği, mercii Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 28/10/2019 tarihli ve 2019/1013 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararıyla, itirazın süre yönünden reddedildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
CMK"nın 231/12. maddesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabileceğinin belirtilmesi, anılan Kanun"un 268. maddesine göre, hakim veya mahkeme kararına karşı itirazın, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde, ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunularak yapılacağının anlaşılması ve sanık müdafiinin yüzüne karşı verilen 10.09.2019 tarihli karara karşı 13.09.2019 tarihli süre tutum dilekçesiyle itiraz başvurusunda bulunulduğunun belirlenmesi karşısında, itirazın süresi içerisinde gerçekleştirildiği gözetilip, esastan inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, itiraz başvurusunun süresinde olmadığından bahisle reddine dair, mercii Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 28/10/2019 tarihli ve 2019/1013 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, mercii Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 28/10/2019 tarihli ve 2019/1013 değişik iş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 18/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.