11. Hukuk Dairesi 2016/14515 E. , 2018/5728 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...(KAPATILAN) 2.... VE
Taraflar arasında görülen davada ...(Kapatılan) 2.... ve ... Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10.03.2016 tarih ve 2014/84-2016/18 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının "..." markasını ilk olarak 1996 yılında kullanmaya başladığını, "..." ibareli markalarının başta 05. ve 29. sınıflar olmak üzere çeşitli sınıflar için tescil ettirilmiş olduğunu, ilaç sektöründe kullanılan bir elementin adı olmadığını, literatürde çinko elementinin karşılığının..." olduğunu, davalının "...." ibaresini marka olarak tescil ettirmiş olmasının "..." markasının tanınmışlığından faydalanılmak istenmesinden kaynaklandığını, "..." markasının tanınmış marka haline geldiğini, Yargıtay"ca onanan ... 3. ... 2011/31 E. ve 2012/182 K. sayılı kararında bu durumun tespit edilmiş olduğunu, davalının 2009/18825 tescil numaralı "...." markasının davacının markalarına ayniyet derecesinde benzer olduğunu davalı markasının MarKHK m.8/l/b, 8/3, 8/4 maddeleri kapsamında davacı markası ile benzer olduğunu ileri sürerek tüm emtialar bakımından hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, "..." ibaresinin ilaç sektöründe sıklıkla kullanılan kimyasal bir elementin adı olduğunu, bu özelliği itibariyle ayırt ediciliğinin olmadığını, ayırt ediciliği zayıf bir markayı seçen kişinin iltibas içermeyen benzerlerinin tesciline ve kullanımına katlanmak zorunda olduğunu, davalının 2009/18825 tescil numaralı markasının davacı markaları ile benzer olmadığını, ... nezdinde "..." ibaresini içerir birçok marka başvurusu bulunduğunu, bu markalardan birçoğunun tescil edilmiş olduğunu ve markaların kullanıldığı ürünlerin piyasada satışının yapıldığını, ilaç markaları bakımında göz önünde bulundurulması gereken hedef kitlenin öncelikle doktorlar olduğunu, ikinci hedef kitlenin ise eczacılar olduğunu, ilaç markalarının hitap ettiği kesime ortalama dikkat seviyesine sahip hastaların dahil edilmemesi gerektiğini savunarak haksız davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, her ne kadar davalı "..." ibaresinin kimyasal bir element adı olduğunu beyan etmiş ise de, elementin adının "..." olduğunun anlaşıldığı, "..." ibaresinin davacı adına tescilli bir marka olması sebebiyle marka sahibinin 556 sayılı KHK"nın kendisine sağladığı hukuki korumadan yararlanarak davacının "..." ibareli ilaçlarının bir kısmının doktor reçetesi olmadan temin edilebilir veya kullanılabilir olması, taraf markaları arasındaki benzerliğin ortalama tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlaç emtiası bakımından etken madde veya tedavisi hedeflenen hastalığa doğrudan atıf yapan işaretler tanımlayıcı niteliktedirler. Ancak, etken maddeden türetilen işaretlerin de ayırt edicilik vasfına sahip olmak koşuluyla marka olarak tescili mümkündür. Somut olayda davacı vekili, davalının 05. sınıf yönünden 2009/18825 sayılı "...." ibareli marka başvurusunun müvekkilinin aynı sınıfta tescilli "..." ibareli markalarıyla iltibas tehlikesine yol açtığını ileri sürmüştür. Ancak, davacı markasından farklı olarak davalının marka başvurusundaki aynı etken maddeden türetilen "...." ilaç markasının doktor ve eczacıdan oluşan uzman kullanıcı kesimi dikkate alındığında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi kapsamında davacı markası ile iltibas ihtimali bulunmadığından kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin temyiz isteminin isteminin kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.