Hukuk Genel Kurulu 2014/2 E. , 2014/326 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7.Aile Mahkemesi
TARİHİ : 16/10/2012
NUMARASI : 2012/442 E-2012/574 K.
Taraflar arasındaki "boşanma-nafaka" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar 1.Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.04.2011 gün ve 2009/724 E.-2011/170 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 28.03.2012 gün ve 2011/10954 E-2012/7374 K. sayılı ilamı ile;
(...1-Mahkemece davalı kadın ağır kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı kocanın müşterek konutu boşaltarak evlilik birliğinin devamından kaçındığı, davalı kadının ise torununa bakmak için sık sık müşterek konutu terk edip birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit derecede kusurludur. Hal böyle iken davalının ağır kusurlu kabul edilmesi doğru değil ise de, tarafların aynı oranda kusurlu oldukları gerçekleştiğine göre verilen boşanma kararı sonuç itibarı ile doğru olup davalının bu yöne ilişkin temyizinin reddi ile boşanmaya yönelik hükmün kusura ilişkin gerekçesi düzeltilmek suretiyle onanmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davalının boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğu gerçekleşmediğine ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği de sabit olduğuna göre davalı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına (TMK.md.175) hükmedilmesi gerekirken isteğin reddi doğru olmamıştır...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, tarafların 13.02.2001 tarihinde evlendiklerini, müşterek çocuklarının bulunmadığını, tarafların önceki evliliğinden müvekkilinin iki çocuğunun davalının da üç çocuğunun bulunduğunu, taraflar arasındaki evliliğin ilk yıllarından itibaren başlayan huzursuzluğun giderek arttığını, evlilik birliğinin müvekkili açısından çekilmez bir hal aldığını, davalının çocuklarına yakın olduğu için evlendikten sonra tarafların oturdukları evin davalının boşandığı eşi ve çocuklarının kaldıkları eve yakın olması nedeniyle davalının torununu sevmeye ya da bakmaya gidiyorum diye gidip geç saatlerde eve geldiğini, davalının eski eşinden olma oğlunun boşandıktan sonra taraflarda kalmaya başlaması nedeniyle aralarındaki huzursuzluğun giderek arttığını, ileri sürerek tarafların boşanmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki tüm hususların gerçek dışı olup hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının iddia ettiği müvekkilinin ilk eşinden olan oğlunun sürekli olarak yanlarında kaldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, kendisinin evli ve çocuklu olup ayrı bir evde ikamet ettiğini, davacının müvekkilini zor durumda bırakıp oturdukları lojmanı terk edip gittiğini, bunun üzerine müvekkilinin mecburen oğlunun yanına taşındığını, bu durum nedeniyle Ümraniye 2.Aile Mahkemesinin 2009/1079 Esas sayılı dosyası ile nafaka davası açıldığını, bu dava ile birleştirildiğini, müvekkilinin davacı olan eşini halen sevdiğini ve boşanmak istemediğini, bu nedenlerle davanın reddine, dava sonuna kadar müvekkili lehine 1.000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkemenin, davanın kabulüne tarafların boşanmalarına, aylık 250 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verdiği karar davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme, bozma ilamına yoksulluk nafakası yönünden istek yokluğundan yoksulluk nafakası konusunda hüküm kurulmasına yer olmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir. Direnme kararını davalı vekili temyiz etmektedir.
Hukuk Genel Kurulu"nun önüne gelen uyuşmazlık; davalı kadının yoksulluk nafakası isteği olup olmadığı, buna bağlı olarak bu hususta karar verilmesine gerek bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyadaki tutanak ve kanıtlar, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve davalının yargılamanın aşamalarında yoksulluk nafakası talebinin bulunmadığına göre, yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, eksik kalan 0,90 TL. ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/1.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.