4. Hukuk Dairesi 2015/13573 E. , 2017/6361 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 02/02/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/07/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıların kendisini darp ettiklerini, ceza yargılaması sonunda davalılardan ...’ın nitelikli kasten yaralama, diğer davalıların basit yaralama suçundan cezalandırıldıklarını belirterek olay nedeni ile tedavi, ulaşım ve kazanç kaybından oluşan maddi zararları ile manevi zararlarının tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalıların davacıya karşı gerçekleştirdikleri eylem nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından ve özellikle dava dilekçesinden, davacının tedavi giderleri, kazanç kaybı ve ulaşım giderlerine ilişkin olarak maddi tazminata hükmedilmesini istediği anlaşılmaktadır. Mahkemece tedavi giderlerinin tazminine karar verilmiş ancak kazanç kaybı ve ulaşım giderlerine dair talebe ilişkin herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerektirmiştir.
b)Türk Borçlar Kanunu 56 maddesi (BK md.47) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme
Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan olayda; olayın oluş şekli, olay tarihi ve tarafların durumu dikkate alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat tutarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriğinden; ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/102 esas, 2010/173 karar sayılı ilamı ile, davalı ...’ın yüzde sabit ize neden olacak şekilde kasten yaralama suçundan haksız tahrik hükümleri uygulanmaksızın cezalandırıldığı, diğer davalıların basit yaralama suçundan haksız tahrik uygulanarak cezalandırılmalarına karar verildiği, ilamın Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2012/3949 esas sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 62. maddesinde “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur.” hükmü bulunmaktadır.
Ceza dosyası kapsamı ve yukarıda anılan kanun hükmü de nazara alınarak her bir davalının eylemi ve varsa kusur oranları, bu eylem sonucu oluşan zarar miktarları ayrı ayrı belirlenmeli, kendilerine yüklenebilecek kusurun ağırlığı, bütün durum ve koşullar ile dosya kapsamındaki tüm deliller gözetilerek sorumluluk miktarları tayin edilmelidir. Yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2/a-b) sayılı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı yararına; (3) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve taraflardan peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 25/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.