11. Hukuk Dairesi 2018/3348 E. , 2020/712 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/11/2016 tarih ve 2014/986 E- 2016/776 K. sayılı kararın davalı-karşı davacı ... mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen 17/04/2018 tarih ve 2017/949 E- 2018/487 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı-karşı davacı ... mirasçıları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 21.01.2020 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili, davalı ... ile ..., ... ve ..."ın müvekkili şirketin 01.04.2013 tarihine kadar ortakları iken davalının şirketin feshini talep ettiğini, bu dava sonucu ortaklıktan çıkarıldığını, davalının şirketi temsil yetkisini kullanarak diğer ortaklardan habersiz şirkete ait araçları sattığını, diğer ortakların paylarını vermediği gibi satış bedelini şirket kasasına yatırmadığını, bu nedenle şirkete ait olup davalı tarafından satılan araç bedellerinin davalıdan tahsili gerektiğini ileri sürerek, araçların satış bedeli olan 60.000,00 TL"nin davalıdan reeskont faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir, karşı davanın ise, davalının ayrılış payı belirlenerek ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, bu kararın da kesinleştiğini, belirlenen pay dışında artık bir payının olmadığını savunarak, reddini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, davaya konu araçların davacı şirketin bilgisi dahilinde satıldığını, satış bedelinin daha önce satılan ve müvekkiline pay verilmeyen 9 adet aracın karşılığında müvekkilinin uhdesinde kaldığını, müvekkilinin davacı şirketin %25 oranında ortağı olduğu dönemde davaya konu satışları gerçekleştirdiğini, müvekkilinden sadece %25 oranındaki payı düşüldükten sonra kalan bedeli talep edebileceğini savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davada ise, müvekkilinin, davalı şirketin % 25 ortağı olduğu dönemde şirketin banka hesabına ticari faaliyetlerinden dolayı 2010 Ocak döneminde 500.000,00 TL, 2010 Şubat döneminde 130.000,00 TL olmak üzere toplam 630.000,00 TL’nin yattığını, bu bedelin % 25’i olan 157.500,00 TL’nin müvekkiline verilmesi gerekirken davalı şirketin bu ödemeyi yapmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 157.500,00 TL’ye yükseltmiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı-karşı davacı ... tarafından satışı gerçekleştirilen şirkete ait iki adet aracın şirket ortaklığından ayrılma payının hesabında dikkate alındığı, bu durumda asıl davada davacı-karşı davalı şirketin iki araç bedeli olan 60.000,00 TL"yi davalı-karşı davacı ..."den istemekte haklı olduğu, karşı dava yönünden ise, davalı-karşı davacı ... hakkında İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/397 Esas ve 2013/34 Karar sayılı dava dosyasında "şirket ortaklığından ayrılması" yönünde karar verildiği ve bu davada davalı-karşı davacının şirketten ayrılma payının 1.134.599,90 TL olarak belirlendiği, bu kararın kesinleşmesi karşısında artık geriye dönülerek davalı-karşı davacı ..."nin şirkette kalan alacağının tahsilinin istenemeyeceği zira, söz konusu davada davalı-karşı davacı ..."nin ayrılma payının hesaplandığı, bu dava içerisinde söz konusu 630.000,00 TL"nin gündeme getirilmesi ve tartışılmasının gerektiği, bunun yapılmadığı ve verilen karara karşı da temyiz yoluna gidilmediği, bu aşamadan sonra artık bir alacak-borç hesabına gidilemeyeceği gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 60.000,00 TL"nin dava tarihinden avans faiziyle birlikte davalı-karşı davacı ... mirasçılarından tahsiline, karşı davanın ise, reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı-karşı davacı ... mirasçıları vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı-karşı davacı ...’nin davacı şirketten çıkma payının 30.06.2012 tarihli ara hesap dönemine göre belirlendiği, asıl davaya konu şirkete ait araçların davalı ... tarafından 26.11.2012 tarihinde toplam 60.000,00 TL bedelle satışının gerçekleştirildiği, davalının çıkma payının henüz araçlar şirketin aktifinde kayıtlı iken aktiflerde kayıtlı değerler üzerinden hesaplandığı, bu durumda araç bedellerinin davalı-karşı davacı payına düşen kısmının kaydi değerinin davalı-karşı davacı ...’nin ayrılma payı içerisinde olduğu, bu paranın ayrılan ortak tarafından şirkete ödenmesi gerekirken 60.000,00 TL"nin “331 ortaklara borçlar hesabı" altında yer alan “331.01.01.01 ...” hesabına mahsuben kaydedildiği, dolayısıyla bu paranın davalı ortak tarafından davacı şirkete ödenmesi gerektiği, davalının savunmasında geçen davacı şirkete ait 9 adet aracın satılarak satış bedellerinin davacı şirketin davalı dışındaki ortakları arasında paylaştırıldığı, davalı ..."ye bu nedenle davaya konu 2 adet aracı satmasına izin verildiğine ilişkin hususun davacı şirketçe kabul edilmediği gibi davalı tarafça bu hususun yazılı bir belge veya şirket ortaklarınca alınmış bir kararla da ispatlanamadığı, öte yandan şirket ortaklarınca bu paranın tahsili için davalı aleyhine açılan davanın mahkemece davanın şirket tarafından açılması gerektiği belirtilerek reddedildiği, bu itibarla davalının şirkete ödemesi gereken ancak kendi uhdesinde tuttuğu şirkete ait araçların satım bedelinden sorumlu olduğu, bu bedellerin diğer ortaklarca veya şirketçe kendisine bırakıldığı yönündeki savunmasının yerinde olmadığı, karşı davada ise, davalı-karşı davacı ... hakkında İzmir 9.Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2012/397 Esas-2013/34 Karar sayılı dava dosyasında "şirket ortaklığından ayrılması" yönünde karar verildiği ve bu davada davalı-karşı davacının şirketten ayrılma payının 1.134.599,90 TL olarak belirlendiği, bu kararın kesinleştiği, açılan karşı davada ... ortak olduğu dönemde şirketin ticari faaliyetlerinden kaynaklı olarak banka hesabına yatırılan toplam 630.000,00 TL"nin ortaklardan ... tarafından çekildiği, bu paranın davalı-karşı davacının ayrılma payının hesabında dikkate alındığının davacı şirketçe ispatlanamadığı, ancak davalı-karşı davacı ortağın ayrılma payının hesaplandığı tarihten önce 2010 yılında şirket hesabından çekilen bu paraya ilişkin ayrılma payı hesabının İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda anılan kesinleşen dosyasında tartışılması gerektiği, ayrılma payına ilişkin olarak mahkemece verilen karar kesinleştikten sonra aynı konuda açılan karşı davanın kesinleşen karar kapsamında kalan bir alacak hakkına ilişkin olması ve bu konuda kesinleşen bir kararın varlığı nedeniyle davalı-karşı davacının davalı şirketten şirkete ait alacağa ilişkin olarak tekrar ayrılma payı talep etmesinin mümkün olamayacağı, bu nedenle mahkemece karşı davaya ilişkin olarak verilen kararın yerinde olduğu, davacının karşı davasına konu alacak hakkını dayandırdığı 23.02.2010 tarihli, şirket ortakları ......,... ve ... tarafından imzalanan Protokolde, toplam 630.000,00 TL"nin ortaklığa iadesinde ortaklar arasında dağıtılacağının kararlaştırıldığı görülmekle karşı davacı tarafın söz konusu protokole dayalı olarak anılan ortaklara karşı talepte bulunmasının mümkün bulunduğu, bu durumda davalı-karşı davacının karşı davanın reddine ilişkin istinaf itirazının da yerinde olmadığı, ancak asıl davada davacı şirket tarafından istenen alacağın reeskont faiziyle tahsilinin talep edilmiş olmasına rağmen mahkemece talep aşımı suretiyle daha yüksek bir oran olan avans faizi üzerinden hüküm kurulması taleple bağlılık ilkesine ilişkin HMK"nın 26/1. maddesine aykırı olmakla yerinde olmadığı gibi, karşı davanın kesin hükmün varlığı nedeniyle reddine karar verildiği, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesinde, davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen önşartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağının düzenlendiği, bu durumda olumsuz dava şartlarından olan kesin hükmün bulunmaması gerekirken varlığı nedeniyle kanunda öngörülen ön şartın yerine getirilmemesi sonucu karşı davanın reddine karar verildiğinden vekalet ücretinin anılan Tarife hükmü uyarınca sonuçta maktu vekalet ücreti kadar olması gerekirken karşı davanın reddi nedeniyle yazılı şekilde 15.350,00 TL vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmayıp, davalı-karşı davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının yerinde olduğu ancak bu hususta yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun açıklanan yönlerden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı-karşı davacı ... mirasçıları vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.11.2016 tarih, 2014/986 Esas - 2016/776 sayılı kararının kaldırılmasına, asıl davanın kabulü ile, 60.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalı-karşı davacı mirasçılarından tahsiline, karşı davanın ise, reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı-karşı davacı ... mirasçıları temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı ... mirasçıları vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.128,35 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı-karşı davacı ... mirasçılarından alınmasına, 23/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.