Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1200
Karar No: 2019/5945
Karar Tarihi: 10.07.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/1200 Esas 2019/5945 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/1200 E.  ,  2019/5945 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi


    Dava, prim belgelerinin verilmesi ve 5510 sayılı Yasanın 81’inci maddesi kapsamında %5 oranında teşvik indiriminden 1 yıl süreyle faydalandırılmamaya ilişkin kurum işlemlerinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili 08.04.2016 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum tarafından 15.06.2015 tarihli 2 adet müzekkere ile Şükran ... isimli şahsın müvekkil şirkette 01/03/2014 tarihinden itibaren çalıştığını ve sigortalı ile ilgili işe giriş bildirgesi ve aylık prim ve hizmet belgelerinin kuruma gönderilmesinin talep edildiğini, ancak ismi geçen şahsın 04/04/2014 tarihinde müvekkil şirkette işe başladığını, daha öncesine ilişkin bir çalışmasının bulunmadığını, 17/12/2015 tarihinde müvekkil şirket adına Kurum işleminin kaldırılması - iptali için başvurduklarını, davalı Kurumun 2016/15 K. numarasıyla 11/02/2016 tarihinde itirazın reddine şeklinde karar verdiğini, bu nedenle kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum, kurum işlemlerinin yasa ve usule uygun olduğunu savunarak 08/04/2015 tarih, 2015/MÇ/59 sayılı rapor düzenlendiğini, davacı şirkete ait iş yerinde 24/02/2015 tarihinde durum tespiti yapıldığını, 24/02/2015 tarihli tutanağın, işçiler, işveren temsilcisi ve sosyal güvenlik denetmenleri tarafından imza altına alındığını, rapor doğrultusunda fiilen çalıştığı tespit edilen ve işe giriş tarihi 01/03/2014 olarak beyan edilen ... (...) isimli şahsın 2014/3 ve 2014/4 dönemi aylık prim ve hizmet belgelerinin verilmediği ve süresi içinde işe giriş bildiriminde bulunulmadığının anlaşıldığını beyan ederek, reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince, 24.02.2015 tarihli işyeri durum tespit tutanağı incelenmiş, bu tutanakta ..."ın TC kimlik nosu, anne ve baba adı, doğum yeri, tarihi, işe giriş tarihi, aylık brüt ücretinin tutanağa yazılarak, tutanağın ... ve işveren vekili ... ve denetmen tarafından imzalanmış olduğu görülmüştür.
    5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Diğer bir anlatımla, yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazı kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir.
    Dinlenen tanık beyanları, tutanağın aksini ispatlar nitelikte değerlendirilmemiştir. ..."a ait, davacı tarafından dosyaya sunulan sözleşme de işe giriş bildirgesine göre her zaman için taraflarca düzenlenmesi mümkün olan bir sözleşme olduğundan, tutanağın aksini ispatlar nitelikte değerlendirilmemiştir.
    Davacı taraf, durum tespit tutanağının, hata ve hile ile veya manevi cebir altında imzalandığını iddia ve ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine dair karar verilmiştir.
    İSTİNAF NEDENLERİ:
    Davacı vekili, işe giriş bildirgesi ve iş sözleşmesindeki işe başlama tarihi, ... (...)"ın beyanı dikkate alınarak mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince; Uyuşmazlık, SGK yoklama memuru tarafından düzenlenen tespit tutanağının aksinin işe giriş bildirgesi, adi yazılı hizmet sözleşmesi ve sigortalının beyanları ile ispatının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümü açısından özellikle belirtilmelidir ki, 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Diğer bir anlatımla; yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir.
    Ne var ki, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan tutanaklar ile ifade edilen tutanaklar Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklardır.
    Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından yapılan incelemelere dayalı tutanakların değerlendirildiği ve varılan sonucun yazıya geçirildiği raporların, sadece memur veya müfettiş tarafından düzenlenmiş olmaları, anılan raporların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri kapsamında aksinin yazılı delille kanıtlanması gereken belgeler olarak kabulleri için yeterli değildir.
    Öte yandan, 5510 sayılı Kanun’un 92. (mülga 506 sayılı Kanunun 6.) maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memuru tarafından düzenlenen 24.02.2015 tarihli tutanak içeriğinde sigortalı ... (...)"ın işe giriş tarihi, işveren tarafından Kuruma bildirilen tarihten farklı ve 01/03/2014 tarihi olarak beyan edilip sigortalı tarafından imzalanmış; aynı denetim tutanağı içeriğine yönelik bir itiraz ileri sürülmeksizin işveren/işveren vekili olarak imzası bulunan ... tarafından da imzalanmış olup, bu kişiler duruşmadaki beyanlarında da imza inkarında bulunmadığından, toplanan kanıtlar ışığında mahkemece yapılan değerlendirmeyle tutanağın aksinin ispatlanamadığı sonucuna varılarak kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığı; istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmadığı; ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, dava ile ilgili olarak, tanık olarak dinlenen Şükran’ın beyanının dikkate alınması gerektiğini, bu kapsamda yasaya aykırı bir şekilde kurumca yapılan kurum işleminin iptali istemiyle verilen kararın resen dikkate alınacak diğer nedenlerle bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1-Eldeki davada davalı kurumca yapılan denetim üzerine 5510 sayılı Yasanın 86’ncı maddesi hükümlerine göre yapılan işlemlerle birlikte 8854716 sayılı yazı ile işe giriş tarihi 01.03.2014 olarak beyan edilen ... (...)"ın aylık prim ve hizmet belgelerinin ve işe giriş bildirgesinin verilmesinin talep edildiği, ayrıca davalı Kurumca yapılan tespit nedeniyle, 24.02.2015 tarihli tutanak tanığının 01.03.2015 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 81’inci maddesi hükümlerince faydalandırılan teşvik indiriminin iptali ile teşviksiz olarak prim belgelerinin verilmesinin talep edildiği anlaşılmakta olup, Kurum işlemlerinin iptali istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    27.03.2018 tarihli ve 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 70. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ve 01.04.2018 tarihi itibari ile yürürlüğe giren Ek 17. madde ile:
    “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
    Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
    Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.
    Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.
    Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye İş Kurumu"nun görüşleri alınarak Kurumca belirlenir.” hükümleri mevcuttur.
    Değinilen madde ile yasa koyucu, sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde, işverenler hakkında, kayıtlı istihdamı arttırmak/özendirmek amacıyla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerine ilişkin doğan uyuşmazlıkların, dava açılmadan veya açılmış ise, kanun yoluna başvurulmadan, başvurulmuş ise de kanun yolu isteminden vazgeçilmiş sayılması ile bir an önce giderilmesini amaçlamış ise de, maddenin düzenleniş biçimi dikkate alındığında ek 17. maddenin uygulanması ve özellikle maddenin 4. fıkrası kapsamında davalı kurumun istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına dair karar verilebilmesi için de öncelikle ilk üç fıkra kapsamındaki şartların gerçekleşmesi ve Mahkemelerce (İlk derece mahkemesince/ Bölge Adliye Mahkemesince/ Yargıtay’ca) davanın konusuz kaldığına dair karar verilmiş olmasına ilişkin şartların belirlendiği anlaşılmaktadır.
    Bu kapsamda, eldeki davada, öncelikle davacı vekiline, Kuruma 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi kapsamında dava konusu istemi ile ilgili olarak başvuru yapması için önel verilmesi, sonucuna göre, davalı Kurumun başvuruyu kabulü halinde davanın konusuz kalacağının dikkate alınması, aksi halde esasın incelenmesi gereğinin gözetilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    2-Diğer taraftan, davacı tarafından 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi hükümlerinden faydalanmaya dair yapılacak başvurunun kabul edilmemesi halinde ise, işin esasının incelenmesi ve Kurum denetmen raporunun aksinin ispatlanıp ispatlanmadığı usulünce araştırılmalı ve fiili çalışmanın varlığı ile kurum işlemlerinin yerindeliği irdelenmelidir.
    Bu aşamada yapılacak incelemede, müfettiş tutanağı ile hakkında tespit yapılan tüm sigortalılar dinlenilmeli, ve bu kişilerin işe giriş tarihlerinde uyumsuzluk bulunması halinde müfettiş denetim raporuna itibar edilemeyeceğinin gözetilmesi ile çalışma başlangıç tarihlerinin ve fiilen çalışmaları ispata yarayacak ve resen araştırma ilkesi çerçevesinde belirlenebilecek tüm delillerin varlığının araştırılması ve uyuşmazlığın dava dışı sigortalıların çalışmalarını ilgilendirdiği dikkate alındığında, bu sigortalıların da davada taraf olmasında hukuki yararının olduğu anlaşıldığından, davanın sadece Sosyal Güvenlik Kurumu hakkında yürütülüp sonuçlandırılması isabetsiz olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 günlü 2011/21-632 E;, 2011/784 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere dava sonucunda verilecek karar, sigortalıların da hak alanını ilgilendirdiğinden, davacı tarafa harcı da yatırılmak suretiyle yöntemince söz konusu sigortalıların davaya dahil edilmesi (davanın teşmil edilmesi) için süre verilmesi, anılan sigortalıların gösterdiği deliller de toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekleri gözetilmelidir.
    3- Ayrıca eldeki davada 24.02.2015 tarihli denetim ve 01.03.2015 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasa’nın 81’inci maddesi hükümlerince teşvik indirimlerinin iptal edildiğinin anlaşılması karşısında 5510 sayılı Yasaya 6824 sayılı Yasanın 17. Maddesi ile eklenen ek 14. maddesinin de eldeki davada irdelenmesi gereklidir.
    Anılan Maddede; “Mahkeme kararıyla veya yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği veya bildirilen sigortalıyı fiilen çalıştırmadığı tespit edilen işyerleri ilk tespitte bir ay süreyle, ilk tespit tarihinden itibaren üç yıl içinde tekrar eden her bir tespit için ise bir yıl süreyle bu Kanun, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda yer alan sigorta primi teşvik, destek ve indirimlerden yararlanamaz. Bu Kanun ve 3294 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanunda bu maddeye aykırı olan hükümler uygulanmaz.
    Bu madde hükümleri 4447 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin beşinci fıkrası ve geçici 17 nci maddesi ile bu Kanunun geçici 71 inci maddesi; bildirilen sigortalıyı fiilen çalıştırmadığına yönelik tespitlerde ise 4447 sayılı Kanunun geçici 10 uncu ve geçici 15 inci maddeleri ile 3294 sayılı Kanunun Ek 5 inci maddesi hakkında uygulanmaz.
    Beş kişiden fazla olmamak koşuluyla çalıştırılan toplam sigortalı sayısının %1"ini aşmayan sayıda, çalıştırılanların sigortalı olarak bildirilmediğinin veya bildirilen kişilerin fiilen çalışmadığının tespit edilmesi halinde birinci fıkra hükümleri uygulanmaz.
    Mahkeme kararıyla veya yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırılanların sigortalı olarak bildirilmediğinin veya bildirilen sigortalının fiilen çalışmadığının tespit edilmesi nedeniyle bu Kanun, 3294 sayılı Kanun ve 4447 sayılı Kanunda yer alan sigorta primi teşvik, destek ve indirimlerden ilgili Kanun hükümleri nedeniyle bir yıllık yararlanamama kapsamına giren ve bu maddenin yürürlük tarihinde bu bir yıllık yararlanamama süresi devam eden işyerleriyle ilgili olarak yararlanamamaya esas olan tespitler bu maddenin birinci fıkrası kapsamında ilk tespit sayılır, ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlerde yararlanılmayan sigorta primi teşvik, destek ve indirimlerden de yararlanılamaz.” hükümleri mevcut olup, davaya konu uyuşmazlıkta ek 14. maddenin uygulanma koşullarının da oluşup oluşmadığı irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 10.07.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi