10. Hukuk Dairesi 2016/13881 E. , 2019/5944 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen maluliyet aylıklarının iadesi için yapılan takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
31.10.2007 tarihli maluliyet tahsisi talebine ilişkin dilekçesi üzerine, 06.09.2007 tarihli rapor esas alınarak, çalışma gücünü 2/3 oranında kaybetmesi nedeniyle maluliyetinin kabul edilmesi ve buna göre 01.11.2007 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında aylık bağlanıp da, davacının 13.07.2007-01.01.2008 arası ile 24.05.2012-10.07.2013 tarihleri arasında kalan dönemde hizmet akdine tabi çalışmalarının tespit edilmesi nedeniyle, davacı Kurumca yapılan 20.07.2013 tarihli işlemle, 19.11.2007-19.01.2008 arasında ve 19.06.2012-19.07.2013 tarihleri arasında davalı hakkında yapılan aylık ödemelerinin yersiz olduğundan bahisle davalı hakkında takip yapıldığı, davalının itirazı ile takibin durması üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmakta olup, mahkemece Borçlar Kanunun 63. maddesi kapsamında irdeleme yapılarak iyi niyetle zenginleşen davalı hakkında davacı Kurumca davacının kötü niyetli olması halinde ödenenlerin iadesinin talep edilebileceği gerekçesi ile iyiniyetle aylıkları tüketen davalının iade borcunun bulunmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, verilen kararın yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yüzyirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır...” hükmünü içermektedir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. Özel kanun niteliğinde gelen bu yeni düzenleme hakkında 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
Eldeki davada ise, mahkemece davacı kurumun alacak hakkının kabulü gerekli olup, bu alacağın kapsamının da belirlenmesi gereği dikkate alınmalıdır. Davaya konu somut olayın özelliği dikkate alınarak, özellikle davalının, aylık aldığı dönemde fiilen çalıştığı belirlenen süreçte kurumu yanıltıcı herhangi bir müdahalesinin olmadığı, aksine yersiz aylık tahakkuku yapılan dönemde çalıştığına dair belgelerin süresinde kuruma sunulduğu hususları dikkate alınarak, 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin 1. fıkrasının ‘b’ bendi kapsamında değerlendirme yapılması ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.07.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.