Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8242
Karar No: 2018/8713
Karar Tarihi: 04.04.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/8242 Esas 2018/8713 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/8242 E.  ,  2018/8713 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakanı ..."in mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak maliki olduğu iki parça tapulu taşınmazı 1990 tarihinde gelini olan davalı ..."e satış suretiyle devrettiğini, davalı ...’in de 109 ada 9 parsel sayılı taşınmazı eşi olan davalı ..."e temlik ettiğini, ayrıca 101 ada 26, 101 ada 27, 127 ada 3, 129 ada 15, 136 ada 64, 32, 67, 153 ada 1, 127 ada 15, 129 ada 16 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti esnasında davalıların yönlendirmesi ile hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, bir kısım taşınmaz yönünden zilyetlik devrinin yapılmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, satış suretiyle devredilen taşınmazlar açısından ise temlikin mal kaçırmak amacıyla yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 24.11.2000 tarihinde öldüğü, geride davacı kızı ..., davalı oğulları ..., ..., ... ve dava dışı çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ...’un mirasçı olarak kaldıkları, davalı ...’in davalı ...’in eşi olduğu, mirasbırakanın maliki olduğu tapulu taşınmazları 1990 tarihinde gelini olan davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, bilahare kadastroca 111 ada 2 parselin 28.06.2004 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları ile 07.03.1990 tarih 5 sıra nolu tapu kaydına binaen davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, 109 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ise davalı ...’in tespite muvafakat etmesi üzerine davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, tespitlerin 04.11.2004 tarihinde itirazsız kesinleştiği, 101 ada 26, 27, 129 ada 15, 136 ada 64 ve 67 parsel sayılı taşınmazların senetsizden, ceddinden intikal ve verese arasında taksimen mirasbırakanın tasarrufu altında bulunmaktayken 101 ada 26 ve 27 parsellerin 01.01.1994 tarihinde, 129 ada 15 parselin 01.01.1992 tarihinde, 136 ada 64 ve 67 parsellerin 01.01.1995 tarihinde haricen ve rızaen davalı ...’ya bağış suretiyle mirasbırakan tarafından zilyetliklerinin devredildiği gerekçesiyle ... adına çekişme konusu 153 ada 1 ve 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı, ceddinden intikal ve verese taksimen davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, 129 ada 16 ve 136 ada 32 parsellerin senetsizden ceddinden intikal ve verese arasında taksimen mirasbırakanın tasarrufu altında bulunmaktayken 01.01.1995 tarihinde haricen ve rızaen davalı ...’e bağış suretiyle mirasbırakan tarafından zilyetliklerinin devredildiği, 127 ada 15 parselin de ceddinden intikal ve verese taksimen davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, tespitlerin 10.05.2007 tarihinde itirazsız kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; davacı, çekişme konusu 111 ada 2 ve 109 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar bakımından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak, 101 ada 26, 101 ada 27, 127 ada 3, 129 ada 15, 136 ada 64, 32, 67, 153 ada 1, 127 ada 15, 129 ada 16 parsel sayılı taşınmazlar açısından ise kadastro öncesi irsen intikal, kazandırıcı zamanaşımı nedenlerine dayanarak ve taşınmazların müşterek mirasbırakandan geldiğini ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş olup mahkemece davacı tarafından bildirilen tanık dinlenilmeden sonuca gidilmiştir.
    Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 190/1. maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
    Hal böyle olunca; davacı tanığı dinlenerek, 2 ve 9 sayılı parseller bakımından muris muvazaası yönünden mirasbırakanın amacının yukarıdaki ilkeler ışığında açıkça saptanması, kadastro öncesi nedene dayanılarak dava konusu edilen diğer taşınmazlar bakımından ise taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, halen kimin zilyetliğinde olup, nasıl tasarruf edildiği, zilyetliğin mirasbırakan tarafından davalılara devredilip devredilmediği, varsa zilyetliğin başlangıç tarihi ve davalıların ne sıfatla zilyet oldukları terekenin mirasçılar arasında taksim edilip edilmediği husularının maddi olaylara dayalı olarak kesin olarak belirlenmesi gerekirken davacı tanığı dinlenilmeden resen mahalli bilirkişi sıfatıyla dinlenilen kişilerin beyanları ile yetinilerek noksan soruşturma ile sonuca gidilmesi doğru değildir.
    Davacı ve davalıların değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi