14. Hukuk Dairesi 2018/1631 E. , 2018/6505 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 10.03.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.01.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirasçılık belgesi verilmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, muris ..."ın 16.02.1968"de dul ve çocuksuz olarak vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak kardeşi ..."ın çocukları ... ve ..."ın kaldığını, ..."ın 19.05.2004"te vefat ettiğini, mirasçılarının ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2004/627-521 E.K. sayılı kararıyla ..."ın mirasını kayıtsız ve şartsız reddettiğini, bu sebeple ... mirasçılarının kök muris ..."a mirasçı olamayacağını, sadece ..."ın mirasçı olabileceğini belirterek, kök muris ..."ın mirasçısı olarak sadece ..."ın gösterildiği mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece ilk olarak davanın kabulüne, murisin mirasçılarının ve miras paylarının belirlenmesine karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz talebi üzerine, Dairemizin 23.05.2016 tarih, 2015/12693 Esas, 2016/6190 Karar sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili muris ..."ın ... haricinde ... isminde bir kardeşinin daha olduğunu, ..."ın ..."ı evlat edindiğini, murisin kardeşi ..."a düşecek miras hissesinin ..."a verilmesi gerektiğini, ayrıca ... mirasçılarının, ..."in mirasını reddetmelerinin mahkemece yanlış değerlendirildiğini, tüm mirasın ..."a geçtiğini belirterek hükmü temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK"nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda "taraflarca hazırlama ilkesi" geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re"sen araştırma ilkesi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekismesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davacı, mirasçılık belgesi verilmesini isteyebilmek için murisin öldüğünü ve ölüm tarihini, muris ile kendisi arasındaki irs bağını kanıtlamak zorundadır. Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için murisin hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının murisin mirasçısı olmadığının tespiti gerekir.
Somut olayda; ... ve ... oğlu, 01.07.1900- ... doğumlu, muris ..."ın ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi/Köyü, Cilt: 81, Hane: 210, BSN:1"de kayıtlı olduğu, 16.02.1968"te dul ve çocuksuz olarak vefat ettiği, kardeşi ... ve .... oğlu, 01.07.1902- ... doğumlu ..."ın ... İli, .... İlçesi, ....yol Mahallesi/Köyü, Cilt: 1, Hane No: 444, BSN:1 "de kayıtlı olduğu, 26.07.1994"te vefat ettiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından, murisin diğer kardeşi olduğu iddia edilen ... ve ... kızı, 1904- ... doğumlu ... Hanım ..."ın ise .... İli, Merkez İlçesi, ... Mahallesi/Köyü, Cilt: 5, Hane: 43, ...: 2"de kayıtlı olduğu, 13.02.1982"de dul ve çocuksuz vefat ettiği, 1982 yılında 1426 (...) 67,73,11"den nakil geldiği, ... 7. Noterliği 07.02.1980 tarih ve 5807 no"lu belgesi ve ... 10. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 1980/88-99 E. K. ile ..."ı evlat edindiği anlaşılmaktadır. Muris ... ile ... ...."ın kardeş olduğu iddiasının nüfus kayıtlarından ispatlanamadığı görülmektedir. O halde mahkemece; davacının tanık da dahil olmak üzere göstereceği tüm delilleri toplanmalı, resen araştırma ilkesi gereğince murisin, kardeşi ...r"ın ve kardeşi olduğu iddia edilen ... Hanım..."ın nüfusa tescil edildiği tarihten itibaren tüm nüfus kayıt bilgileri ilgili nüfus müdürlüklerinden istenilmeli, gerekirse zabıta marifetiyle muris ve mirasçılarına dair bilgi sahibi olabilecek kişiler tespit edilip tanık olarak dinlenilmeli ve sonucuna göre sonra bir karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
09.10.2018 tarihinde oybirliğiyle ile karar verildi.