21. Hukuk Dairesi 2016/7900 E. , 2017/8754 K.
"İçtihat Metni"...
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı ... nezdinde 24.03.2002-07.12.2012 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile “davacının davalıya ait 1089051 sicil sayılı iş yerinde 07/11/2002 - 20/06/2006 tarihleri arasında 1304 gün, 01/08/2006 - 08/02/2011 tarihleri arasında 1727 gün olmak üzere toplam 3031 gün daha hizmet akdine dayalı olarak günün asgari ücreti ile çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de varılan bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Öte yandan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin , çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (...) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (...), sigortalı hesap fişi (...) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kurum"a kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacıya ait hizmet cetvelinde dava dışı işyerince 21.06.2006-30.07.2006 tarihleri arasında hizmet bildiriminde bulunulduğu, ...ünvanlı, ...adresli dava dışı bu işyerince bildirilen ve dava konusu dönem ile çakışan hizmet sürelerinin kurulan hükümde dışlanmış olduğu, davacı adına 07.11.2011-30.10.2012 tarihleri arasında davalı ... tarafından Kurum"un yapmış olduğu denetim sonrası hizmet bildiriminde bulunulduğu, eldeki davanın ise 22.02.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; Mahkemece hüküm altına alınan 07/11/2002-20/06/2006 tarihleri arası hizmet dönemi yönünden ihtilaf konusu dönem çakışan sürelerde hizmet bildiriminde bulunan dava dışı işyeri ile davalı ... arasında herhangi bir organik bağ bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, Mahkemece hüküm altına alınan 07/11/2002-20/06/2006 tarihleri arası hizmet dönemi yönünden dava dışı ... ünvanlı işyeri ile davalı ... arasında organik bağ olup olmadığı araştırmak, organik bağ yok ise hak düşürücü süre nedeniyle hizmet tespiti isteminin reddine, organik bağ var ise işin esasına girerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum ve davalı ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan ..."ne iadesine, 02/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.