21. Hukuk Dairesi 2016/2540 E. , 2017/8749 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, 04/02/1987-02/05/2012 tarihleri arasında kesintisiz bir şekilde sigortalı olduğunun ve emeklilik hakkının kazanılmış ve gerekli süresinin dolmuş olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 04/02/1987 tarihinden dava tarihine kadar sigortalısı olduğunun tespiti ile emeklilik hakkını kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının üye numaralı kaydının geçerli olduğunun ve davacıya 1479 sayılı Yasanın geçici 10"uncu maddesi kapsamında 01/10/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 18/01/1988-03/03/1988 ve 01/11/1989-31/10/1991 tarihleri arasında toplam 186 gün 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmalarının bulunduğu, 31/10/1991-18/04/1996, 12/12/1996-22/10/1999, 17/05/2000-10/12/2003 tarihleri arasında vergi mükellefiyetinin olduğu, 16/10/2001 tarihinden itibaren devam eden şirket ortaklığının, 04/02/1987 tarihinden itibaren devam eden oda kaydının, 07/07/1997 tarihinden itibaren devam eden esnaf sicil kaydının bulunduğu, 04/02/1987 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalılık tescilinin yapıldığı, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları da dikkate alınarak davacının sigortalılık tarihlerinin 04/02/1987-17/01/1988, 04/03/1988-31/10/1989, 01/01/1991-devam olarak düzenlendiği, oda kaydı üzerinde yapılan inceleme sonrasında geçersiz kabul edilmesi sebebiyle oda kaydına dayanan sigortalılık süresinin iptal edildiği ve 20/12/2011 tarihli tahsis talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
11/09/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasanın 58. maddesiyle 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 54. madde ile “Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır.” hükmü getirilmiştir.
../...
Somut olayda, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasanın 58. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 54. maddenin davacı lehine düzenlemeler getirdiği, söz konusu yasal düzenleme gereğince davacının iptal edilen sigortalılık süresinin başlangıç tarihinden itibaren geçerli kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davacının 04/02/1987-17/01/1988, 04/03/1988-31/10/1989 tarihleri arasında ve 01/11/1991 tarihinden dava tarihine kadar sigortalı olduğunun hükümde açık şekilde yazılması gerekirken oda kaydının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Ayrıca, kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre sonuçlandırılır ve henüz uyuşmazlık doğmadığından bir hakka dava tarihinden veya hüküm tarihinden sonraki bir tarihten itibaren hak kazanılacağı yönünde hüküm kurulamaz. Davacı 9000 gün prim ödeme şartını ne tahsis talep tarihi olan 20/12/2011 tarihinde ne de dava tarihi olan 03/05/2012 tarihinde yerine getirebilmiştir. Bu nedenle, tahsis talep tarihinde ve davanın açıldığı tarihte yaşlılık aylığına hak kazanamayan davacıya dava tarihinden sonraki bir tarihte yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.