14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3557 Karar No: 2018/6496 Karar Tarihi: 09.10.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/3557 Esas 2018/6496 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteği üzerine davalı aleyhine açılan davada, Mahkeme davalının tapu kaydının iptali ile davacının adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermiştir. Davalı vekili temyiz dilekçesiyle fiili taksim iddiasında bulunmuş ve hükmün bozulması için temyiz itirazında bulunmuştur. Önalım davasına konu paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Mahkemece fiili taksim olup olmadığı, fiili taksim varsa taşınmazın hangi bölümünün kimler tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususları araştırılıp belirlenmeli, çelişkili beyanlar varsa giderilerek fiili taksimin var olup olmadığı saptanmalıdır. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Hem Türk Medenî Kanunu'nun mülkiyet hükümleri hem de taşınmaz mal mülkiyeti hakkındaki diğer kanun hükümleri mahkeme kararında yer almıştır.
14. Hukuk Dairesi 2016/3557 E. , 2018/6496 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.05.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin 33173 ada 38 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunu, taşınmazın 3/4 payının önceki paydaş tarafından 17.06.2013 tarihinde davalıya satıldığını beyan ederek önalım hakkı nedeniyle davalı adına olan tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, satış tarihi ile dava tarihi arasında geçen iki yıllık sürede oluşan objektif değer artışı nedeniyle bilirkişilerce belirlenecek bedelin depo edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının davasının kabulü ile; dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı 3/4 oranındaki hissenin iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiş ve temyiz dilekçesinde fiili taksim iddiasında bulunmuştur. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince; davalı vekili temyiz dilekçesiyle fiili taksim iddiasında bulunduğundan, mahkemece fiili taksim olup olmadığı, fiili taksim varsa taşınmazın hangi bölümünün kimler tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususları araştırılmalıdır. Bu nedenle mahallinde keşif yapılarak HMK 259/2 maddesi gereğince tarafların tanıkları varsa taşınmaz başında dinlenerek davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişinin kullandığı ayrı ayrı bölümler bulunup bulunmadığı belirlenmeli, çelişkili beyanlar varsa giderilerek fiili taksim olgusu var ise fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle fiili taksimin mevcut olup olmadığı saptanmalı, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.