16. Ceza Dairesi 2019/1760 E. , 2021/3068 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak
Hüküm : Yeniden yargılama talebinin reddi, Önceki hükmün aynen onaylanmasına ilişkin karar
Söke Ağır Ceza Mahkemesinin 19.10.2018 tarih, 2015/250-2018/377 sayılı yeniden yargılama sonucunda hükümlünün kesinleşen mahkumiyet hükmünün onaylanmasına ilişkin karar, hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmekle;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
I-Yargılamanın Yenilenmesi
A)Genel Olarak:
Kesin hükümde yer alan adli hataların düzeltilmesine ve hükümlü hakkında aynı fiil nedeniyle tekrar muhakeme yapılmasına imkan tanıyan yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü kanun yollarının bir çeşidini oluşturmaktadır.
Kesin hüküm; doğruluğu hukuken kabul edilen ve artık tartışılmayan bir mahkeme kararıdır. İstisnai olsa da uyuşmazlığın çözümünde “adli hata” denilen yanlışlıklar yapılmış olduğu sonradan öğrenilebilir. Bazı önemli hataların giderilebilmesi ve hakikatin araştırılması bu şekilde maddi gerçeğe ulaşılabilmesi “olağanüstü kanun yolu” ile mümkün olabilecektir.
"Bu yolun istisnai olarak kabul edilmesinin nedeni, doğruluğu hukuken tartışılmayan “kesin hükmün” temellerinin bazı hallerde sarsılmış olması hükmün
artık bu temel üzerinde oturmasının mümkün olmamasına dayanmaktadır. Hukuk barışının ve güvenliğinin sağlanması ne kadar önemli ise de, hukuka olan güvenin sağlanması da en az bu kadar önemlidir. Temelleri olmayan bir hüküm hukuk düzeni tarafından kabul edilemez. Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi yolu, sadece çok istisnai hallerde mahkeme kararı ile açılabilmektedir." (Yenisey-Nuhoğlu, CMK 4. baskı 962. syf.)
Maddi gerçeğe ulaşmayı hedefleyen ceza muhakemesinde verilen ve kesinleşen hükmün sonradan maddi gerçeğe uyumlu olmadığı anlaşıldığı halde, kararın infazının aynı şekilde sürdürülebilmesi adli hatadan vazgeçilmemesi, diğer bir anlatımla yeni ortaya çıkan bu durumların görmemezlikten gelinmesi, bir hukuk devletinde kabul edilemez. Her şeyden önce kesinleşmiş bir hükmün, doğru ve maddi bir gerçeğe uygun olduğu, yargılamanın hukuka uygun yürütüldüğü, meşru olduğu, adaletin tecelli ettiği varsayımının bu konudaki inancın kamu vicdanında tahribata uğraması, bozulan hukuk düzeninin yeniden tesis edilmesi ve hukuk barışının yeniden sağlanmasını zorunlu kılar.
İstisnai nedenlerle yargılamanın yenilenmesine karar verildikten sonra yapılacak yargılamada izlenecek yol; yeni bir yargılamada olduğu gibi deliller toplanabilir. Re’sen araştırma ilkesi sonucu olarak yenilenme sebebine bağlı olmaksızın başvuruda belirtilen delillerin dışında da delil toplanabilir. Toplanan deliller karar yerinde tartışılıp suçun ne şekilde işlendiği açıklanmalı, mevcut deliller irdelenmeli, delillerle sonuç arasında bağ kurulmalı, bir başka deyişle bu delillerle önceden bu sonuca varıldığı anlatılmalı, suçun nitelendirilmesi yapılarak yenilenen yargılamanın daha önce yapılıp bitirilen yargılama sonucunda ulaşılan sonuçları değiştirecek bir yenilik getirip getirmediği duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir (Ünver- Hakeri CMK şerhi).
Yargılamanın yenilenmesinin istisnai kanun yolu olduğu Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 tarih, 2012/3-909 Esas, 2014/121 sayılı kararında, “Yargılamanın yenilenmesindeki amaç kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde, gerçeğin araştırılması böylece toplumun ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenileme talebini dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.” şeklinde vurgulanmıştır.
B)Yasal Düzenleme:
Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi nedenleri CMK"nın 311. maddede tek tek sayılmıştır.
(1)Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b)Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c)Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkumiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d)Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e)Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkum edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f)Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu halde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
(2)Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 04.02.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 04.02.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.
Geçici Madde 2 – (Ek: 11.4.2013-6459/21 md.)
(1) İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle bir ceza hükmünün verildiğini tespit eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararlarından, 15.6.2012 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından bu Kanunun 311"inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu durumda olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilirler.
Görüldüğü üzere, yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden birisi de “ceza hükmünün, insan hakları ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmenin veya ekli protokollerinin ihlali sureti ile verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması” dır. (m.311/1-f )
Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
CMK’nın 11.04.2013 tarih, 6459 sayılı Kanunla eklenen geçici 2. maddesi gereğince “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlalin tespitine dair kesinleşmiş kararlardan 15.06.2012 tarih itibariyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından CMK 311/2. fıkra uygulanmayacaktır.
Yenilenme talebinde bulunabilmek için cezanın infaz edilmemiş olması ya da hükümlünün sağ olması şart değildir. Yargılamanın yenilenmesi isteminde hükümlünün bulunabileceği gibi, sağ olmaması halinde eşi, üst veya alt soyu, kardeşleri, şayet bu kişiler mevcut değilse Adalet Bakanı talepte bulunabilir.
Somut davada yenilenme nedeni, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile sözleşmenin 6/1 maddesi kapsamında adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin tespittir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde;
İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin 12.02.1998 tarih ve 1998/3-1998/14 sayılı kesinleşmiş kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından sözleşmenin 6/1 maddesinde düzenlenen "adil yargılanma ilkesinin" ihlal edildiği belirtilerek ihlal kararı verilmesi üzerine, sanık müdafii tarafından Söke Ağır Ceza Mahkemesine "yargılamanın yenilenmesi" talebinde bulunulduğu, yapılan yargılama neticesinde özetle; "hükümlü ve müdafinin, hükme esas soruşturma ve kovuşturmada hükümlü aleyhine delil teşkil eden ifade, itiraf, beyan, tutanak, keşif ve olay yeri gösterme işlemlerinin baskı ve işkence altında gerçekleştiği iddiasını destekler CMK 311/1-a-b-c maddesinde şartları taşıyan delil sunulmadığı, bir başka soruşturmaya ilişkin sunulan ve bir kısım kolluk görevlilerinin mahkumiyetine karar verilen kötü muameleye ilişkin kararın, yeniden yargılama konusu mahkumiyet hükmüyle ilgili olmadığı, hükümlünün mahkumiyetine ilişkin yargılama safahatında söz konusu iddiaları dile getirdiği, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülen bu iddiaların değerlendirilerek kabul görmediği ve yine temyiz aşamasında da dile getirilen iddialar kabul görmeyerek onama kararı verildiği, hükümlü ve müdafii tarafından gerek mahkumiyete esas yargılama ve gerekse Söke Ağır Ceza Mahkemesinde görülen yeniden yargılamada CMK 311/1-a-b-c maddesinde şartları taşıyan delil sunmadıkları; Devlet Güvenlik Mahkemesi heyetinde askeri hakim bulunması hükümlünün suçunun kanıtlanması ve mahkumiyetiyle ilgili hukuki durumu etkilemeyeceği, söz konusu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ihlal kararı olmasa dahi delillerin değerlendirilmesi, yargılama usulü ve kanun yollarının kullanılması neticesinde varılacak hükmün farklı olmayacağı ve askeri hakim üyenin yargılamanın esasına müessir olmadığı" gerekçesiyle önceki mahkeme hükmünün onaylanmasına karar verildiği anlaşılmakla;
Yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında gösterilen ve sözleşmenin 6/1 maddesi kapsamında kalan ihlal nedenleri de nazara alınarak yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdiği, sanığın sübutu kabul olunan eyleminin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezaları azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan hükümlü müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık müdafiinin, yargılanmanın yenilenmesi talebinin sanık hakkındaki Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 21.12.1998 tarihli ve 1998/1697-1998/4140 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen "İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin 12/02/1998 tarihli ve 1998/3-1998/14 sayılı" hükmüne ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında; hüküm
fıkrasında "İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin 04.12.1995 tarihli ve 1994/225-1995/254 sayılı hükmün" CMK 323/1. maddesi uyarınca onaylanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasındaki "İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin 04/12/1995 tarih, 1994/225 - 1995/254 E.K sayılı hükmü" ibaresi yerine "İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin 21.12.1998 tarihli ve 1998/3-1998/14 sayılı hükmü" ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.