17. Hukuk Dairesi 2016/19173 E. , 2019/7403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davalı ..."ın kullandığı aracın yaya olan ..."a çarparak ölümüne sebep olduğunu, kusurun davalıda olduğunu, davacıların maddi ve manevi olarak destekten yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı ... ve ... için 30.000 TL maddi tazminatın her iki davalıdan müteselsilen tahsiline, her bir davacı için 5.000"er TL manevi olmak üzere toplam 25.000 TL manevi tazminatın davalı ..."den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 07.05.2013 havale tarihli dilekçesi ile davayı ıslah ederek alacaklarına ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, 24.12.2014 tarihli dilekçesinde, maddi tazminat talebini bilirkişi raporu doğrultusunda davacı anne için 16.707,13 TL, baba için 31.707,13 TL olarak belirli hale getirdiklerini belirtmiş ve buna ilişkin tamamlama harcını yatırmıştır.
Davalı ...Ş. Vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bu nedenle kazada tüm kusurun müteveffaya ait olduğunu, kazanın gerçekleştiği yolun yaya yolu olmadığını, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin davadan önce temerrüde düşürülmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davalı ...Ş. poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davacı ... için 8.417,91 TL davacı ... için 7.290,33 TL"nin 07.05.2013 tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı ... ve ... için 3.000,00"er TL, diğer davacıların her biri için ayrı ayrı 1.500,00"er TL"nin 07.05.2013 tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacılara verilmesine, dair karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillere, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; davalı tarafın sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 12/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.