14. Hukuk Dairesi 2018/1793 E. , 2018/6476 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.10.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Dairemizin, 04.05.2016 tarih, 2014/17467 Esas - 2016/5495 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.10.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalıların miras bırakanı ... arasında yapılan, ... 1. Noterliğinin, 31.07.1989 tarihli, 12616 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile, dava konusu 237 parsel sayılı taşınmazın 20.000 m2"nin... tarafından davacıya satışının vaadedildiğini, ancak tapuda devrin yapılmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın 20.000 m2"lik kısmının, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hükmün, bir kısım davalılar vekilince temyizi üzerine; Dairemizin, 04.05.2016 tarih, 2014/17467 Esas - 2016/5495 Karar sayılı ilamıyla "...dava konusu 237 parsel sayılı taşınmazın satış vaadi sözleşmesinde 20.000 m2"lik kısmının davacıya devrinin vaadedildiği anlaşılmaktadır. 5403 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca mahkemece, öncelikle satış vaadi sözleşmesine konu kısmın ifrazı ile tescilinin mümkün olup olmadığının Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğünden sorularak alınacak cevaba göre karar verilmesi gerekir. Daha sonra sözleşmeye konu yerin, ifrazla tescil mümkün olması halinde davacı adına pay tesciline karar verilmesi gerekmektedir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m. 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmaz satışı vaat edilmesi ya da vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunlu olup, bu durum usuli kazanılmış hakkın bir gereğidir.
Somut olaya gelince; yukarıda belirtilen ilkeler önceki bozma ilamında belirtilmesine rağmen, 5403 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca mahkemece, satış vaadi sözleşmesine konu kısmın ifrazı ile tescilinin mümkün olup olmadığının Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğünden sorulmadığı, dosya içerisinde bulunan ... Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün, 22.05.2017 tarihli yazısında, dava konusu kısmın 3083 sayılı Yasa ve ilgili mevzuat uyarınca ifrazının uygun olmadığının belirtildiği anlaşılmakla, mahkemece, uyulan bozma ilamı doğrultusunda gerekli araştırma yapılmaksızın noksan soruşturma ve yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.10.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.