14. Hukuk Dairesi 2016/575 E. , 2018/6465 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 06.09.2012 ve 20.05.2014 günlerinde verilen dilekçeler ile tapu kaydındaki vakıf şerhinin terkini ve taviz bedelinin iadesi talebi üzerine davaların birleştirilerek yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 28.12.2012 tarihli dilekçesi ile davacıların hissedarı olduğu ..., ..., ... Mahallesi, 4518 ada, 10 parsel sayılı 6703,68 m2 alanlı şeftali bahçesi vasıflı taşınmaz üzerinde .... Gazi Vakıf Şerhi bulunduğunu, adı geçen vakfın gayrisahih olup, 22.02.1978 tarihinde 253/270630 nolu makbuzla müvekkillerinin 1/3 payı olan 20.000,00 TL taviz bedeli tahsil edildiğini beyanla, evvelce ödenen 20.000,00 TL"nin yeni (020 tl) uyarlanarak tahsilini, vakıf şerhinin tapu sicilinden terkini istenmiştir. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/386 - 2008/35 sayılı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinden geçip 23.07.2008 tarihinde kesinleşen aynı mahiyetteki ve dava konusu parsele coğrafi olarak yakın olan emsal kararın bulunduğunu, davalı vekilinin dayandığı 2011/386 Esas sayılı dosyadaki taşınmazın dava konusu taşınmaza uzak olduğunu belirtmiştir.
Birleştirilen 2014/255 Esas sayılı dosya davacıları vekili 20.05.2014 tarihli dilekçesinde, 4518 ada, 10 parsel sayılı 6703,68 m2 alanlı şeftali bahçesi vasıflı taşınmazın paydaşları olduğunu, 2012/735 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesini ve tapu kaydı üzerinde ... Gazi Vakıf Şerhi"nin taviz bedeline tabi bulunmadığının tespiti ile tapudan terkini istenmiştir.
Davalı vekili, davacının sunduğu makbuzu kabul etmediklerini, taviz bedelinin ödendiğinin ispat edilmek zorunda olduğunu, dava konusu ... Gazi Vakfı"nın sahih vakıf olduğuna dair ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/386-2012/336 sayılı 06.06.2012 tarihli ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinden temyiz ve karar düzeltme safhalarından geçerek 02.10.2013 tarihinde kesinleşen hüküm bulunduğunu, vakfın niteliğinin keşif yapılarak yerinin tespiti ile uzman bilirkişi tarafından vakfiyesinin incelenmesinden sonra sahih vakıf olduğunun belirlenerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 19.02.2014 tarihinde yapılan keşif sonunda bilirkişiler Av.... ve fen bilirkişi ... 12/03/2014 tarihli raporlarında; ..., ...., ... Mahallesi, 4518 ada, 10 parsel nolu 6703,69 m2 şeftali bahçesi niteliğindeki taşınmazın düzlük sulu tarım yapılan meyve yetiştiriciliği için uygun bir arazi olduğu, vakfiyenin ilk kayıt tarihi ile taşınmazı konumu dikkate alındığında kadim köy, kasaba ve şehir içindeki mülk topraklar içinde olmadığı, miri arazi olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, devlete ait miri arazi üzerinde padişah veya onun izin verdiği kişiler tarafından kurulmuş "gayri sahih" vakıfların taviz bedeline tabi olmadığı, taşınmaza ilişkin mukataalı veya icareteynli vakfa ilişkin kayıt tespit edilemediğinden vakfın gayrisahih olduğu ancak taviz bedelinin dava konusu taşınmaz için yatırıldığının kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 4518 ada, 10 parsel sayılı taşınmaz kaydında bulunan ... Gazi vakıf şerhinin terkinine, taviz bedeli olarak yatırılan bedelin iadesi hususundaki talebin reddine 09.07.2014 tarihinde karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmünce; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3. maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf: zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığının çözümü için, kayda işlenen “... Gazi Vakfı”nın mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir.
Ancak; vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının keşfen incelenmesi, taşınmazın konumunun düzenlenecek paftada kadim köy ve kasaba ya da şehirlere göre haritasında işaret edilmesi vakfın niteliği hakkında bu belirlemeden sonra görüş bildirilmesi gerekir.
Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır.
Hal böyle olunca vakıf durumunu gösterir tapu kayıtları, dava konusu taşınmazın dayanağı olan tapulama tutanağı, kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenmeli, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı, vakıfname sınırları keşfen uygulanarak fen rapor ve krokisinde taşınmazın vakıfname içeriğine ve sınırlarına göre konumu belirlendikten sonra vakfın niteliği hakkında 6100 sayılı HMK’nın 266. maddesi uyarınca üniversitelerin Medeni Hukuk kürsüsünde görevli ve Vakıflar Hukuku konusunda uzman olan (... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/386 - 2012/336 sayılı ve ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/386 - 2008/35 sayılı dosyalarında bilirkişilik yapan öğretim üyeleri dışında) öğretim üyelerinden rapor alınmalı, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde vakfın türüne göre taşınmazlarda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığı, vakıf şerhinin kaldırılması gerekip gerekmediği saptanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.10.2018 tarihinde karar verildi.