13. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/26917 Karar No: 2017/12572 Karar Tarihi: 18.12.2017
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/26917 Esas 2017/12572 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, bir kredi sözleşmesine kefil olduğunu ancak tip sözleşmede başka kefil hanelerinin de bulunduğunu ve kendisinin yanıltıldığını ileri sürerek kefalet sözleşmesinin iptali ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, asıl borçlu hakkında hacizle ilgili tüm yollar denenmeden kefile gidilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kararda İcra ve İflas Kanunu'nun 105. ve 143. maddelerine de atıfta bulunulmuştur.
13. Hukuk Dairesi 2015/26917 E. , 2017/12572 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 20.04.2011 tarihinde dava dışı asıl borçlu ... ile davalı banka arasında imzalanan bireysel kredi sözleşmesine birden fazla kefil gösterilmesi gerektiğini düşünerek kefil olduğunu, ancak tip sözleşmede başka kefil hanelerinin de bulunduğunu, başka kefil alınmayarak kendisinin yanıltıldığını, asıl borçlu tarafından borç ödenmeyince davalı bankanın kendisi aleyhine icra takibi başlattığını, borcun ödenmemesi nedeniyle kendisine herhangi bir ihtar gönderilmediğini, kefaletin adi kefalet olduğunu, asıl borçlu hakkındaki takip semeresiz kalmadan ve aciz vesikası alınmadan kefile başvurulamayacağını ileri sürerek kefalet sözleşmesinin iptali ile yapılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, dava dışı asıl borçlu tarafından davalı bankadan bireysel krediye kefil olduğunu ve kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle asıl borçlu hakkında takip semeresiz kalmadan kefile başvurulamayacağını ileri sürerek takip tarihi itibarıyla söz konusu kredi borcu nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava dışı asıl borçlu aleyhine ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2658 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği ve menkul haczi esnasında borçlunun haczi kabil malının bulunmadığının haciz tutanaklarında tespit edildiği ve haciz tutanaklarının geçici aciz vesikası niteliğinde olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Asıl borçlu hakkında başlatılan ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2658 E. sayılı icra dosyasında haciz için borçlunun evine gidildiği, evin kapalı olması karşısında ve haczedilecek mal bulunup bulunmadığı hususununda tespit edilmediği, bu durumun ise İ.İ.K.’nun 105. ve 143. maddelerindeki hususların tatbikine engel teşkil ettiği gözardı edilerek ve asıl borçlu hakkında hacizle ilgili tüm yollar denenmeden kefile gidilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.