Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu"nun 35/2.maddesine göre; "Adresini değiştiren kimse, yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tesbit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır".
Aynı maddenin 4.fıkrasında atıf yapılan bu hükme göre tebligat yapılması için ilgilinin başka bir adresinin tesbit edilememiş olması zorunludur.
Somut olayda, tapu sicil müdürlüğünün 19.11.2009 tarihli yazısı ile borçlunun farklı bir adresi bildirildiği halde, öncelikle bu adrese tebligat çıkartılıp, bila tebliğ dönmesi halinde anılan madde hükümlerine göre tebligat yapılması gerekirken bilinen bu adrese tebligat çıkartılmadan Tebligat Kanunu"nun 35.maddesine göre yapılan tebligat usulsüzdür.
Tebligat Kanunu"nun 32.maddesinde ise; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş  ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur" hükmü yer almaktadır. Mahkemece borçlunun menfi tesbit davası ile icra takibinden haberdar olduğu kabul edilmiş ise de, bu davanın açıldığı tarih olan 16.7.2009 tarihinde henüz şikayete konu tebligatlar yapılmamış olduğundan öğrenme tarihinin bu tarih olarak kabulü ile şikayetin bu sebeple reddi de doğru değildir.
O halde mahkemece, borçlunun beyan ettiği icra dosyasından fotokopi aldığı 11.02.2011 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü ile buna göre süresinde olan itirazın esasının incelenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK."nun 366. ve HUMK."nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 05/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.